29 Mart'ta Avustralya GP'si ile başlayacak yeni sezon öncesi, yapılan çok kapsamlı kural değişiklikleri ile beraber (KERS sistemi, aerodinamik yenilikler ve slick lastikler; başka bir postta hepsine ayrı ayrı değinirim) anormal bir heyecan kasırgası bizleri bekliyor gibi bir his var içimde. 2007 sezonunun ardından "Kimi son yarışta hem Lewis'i hem de Alonso'yu bir puanla geçiverdi, bundan daha heyecanlı ne olabilir" diyorduk. 2008 sezon finalinde Lewis Hamilton, son turun son virajında 1 puanla şampiyonluğu kaptı, heyecan maabında ufkumuzu genişletti. 2009? Görücez...
McLaren: Lewis Hamilton ve Heikki Kovalainen ile pilotlarını değiştirmeyen takımda Heikki'nin bu sene daha fazla katkı yapması mecburi, yoksa geçen sene gibi bu sene de Markalar Şampiyonluğu hayal olur. Ama son testlerde yaptıkları iyi
derecelerle McLaren'in bu sene de başa oynayacağı kesinleşti gibi. 1998'den beri hasret kaldıkları dubleye bu sene ulaşabilecekler mi göreceğiz. Bunun için geçen seneden daha dayanıklı olmaları kesin. Yine de Force India'ya motor ve vites kutusu aksamı verecekse takım, demek ki kendine baya güveniyor.
Ferrari: Şahlanan At için kolay bir sene olmayacak, bunu takım içinden kaynaklar da itiraf ediyor (sanki bana ediyolarmış havasına girdim bi anda). KERS sisteminde geride kaldılar, yeterli ilerlemeyi gösteremediler, şimdi Bahreyn testinde kilometre yapayım derken kum fırtınalarına yakalandılar. Geçen seneki dayanıklılık sıkıntıları bu sene de başgösterir gibime geliyor. Bunun yanında pilotlar da birer soru işareti. Massa, geçen senenin hayal kırıklığından daha güçlü mü yoksa yıpranmış mı çıkacak? Kimi, artık şu emeklilik muhabbetlerinden bayıp sürmeye başlayacak mı? Gerçekten, nasıl şampiyon olduğunun ertesi sezonu sadece 2 yarış kazanabilir bir insan, bunu açıklaması lazım. Luca Di Montezemolo bile "o yarış Kimi'nin kuzeniydi, bu sene kendisi gelecekmiş" gibi mavra açıklamalar yaptı. Bu sene Ferrari'nin iki kupadan birini kazanması benim gözümde süpriz olur.
BMW: Williams ile ayrılıp Sauber'i aldıklarından beri her sezon ilerleme gösterdiler. Biraz Formula 1'in Sivasspor'u gibiler hatta. Uzun süre lider götürdüler, geçen sene ilk yarışlarını kazandılar (hem de duble yaparak) ve 2009'un geniş çaplı kural değişikliklerine çok önceden hazırlanmaya başladılar. Geçen seneki hedefi ilk pol pozisyon ve yarış galibiyetini gerçekleştiren BMW, bu seneki hedefini şampiyonluk olarak koyuyorsa bir bildikleri vardır. Benim gözümde bu senenin favorileri onlar, Sivas yaparsa BMW de yapar. Hem de Kubica ve Heidfeld gibi oturmuş ve hızlı iki pilotları var. Yalnız Heidfeld artık sıralama turlarını kabusa dönüştürmemeli.
Renault: Geçen senenin ikinci yarısının sürpriz takımı Renault'da herkes aynı formun bu sezon da devam etmesine dua ediyordur. Alonso iddialı, bu sene şampiyonluğa oynarız diyor. Yarış kazanabilecek bir durumda olsalar da şampiyonluğun o kadar kolay olmadığını hatırlamak isteriz Asturia'lı eski şampiyona. Yine de hedeflerinde gerçekçilerse sezona iyi başlamak zorundalar, iki senedir rezalet başlangıçlar moralleri yere seriyordu; sonra topla toplayabilirsen. Yine de Alonso'nun ardarda Singapur ve Japonya galibiyetleri yılın en büyük comeback'lerinden olarak yerini aldı. Nelsinho mu? O hala cepten yiyor.
Toyota: Her sene iddialı açıklamalarla başlar, Trulli'nin uçtuğu bir kaç sıralama turu dışında da hayal kırıklığı bir sezonla biter genelde Toyota'nın Formula 1 aşkı. En başta olmayan her takım gibi onlar da kural değişikliklerinin kendilerine yaraması için çok çalışacaklar en başta. Trulli'nin sıralamalarda hızlı olduğu kesin, Timo Glock da geçen sene iyi işler becermişti ama bu seneki gerçekçi hedeflerinin 4.lük olması lazım kanımca. Gerisini hayal etmek bile zor.
Toro Rosso: Takımın yarısının satılığa çıkması moralleri bozmuş ve Toro Rosso'nun Formula 1'deki varlığını tehlikeye sokmuştu bir süre. Neyse ki bu kötü ekonomik ortamda hala buradalar ve iki tane deli fişek sürücü ile yollarına devam ediyorlar. Bu senenin tek rookie'si Isviçreli Sebastian Buemi napacak yakından izleyeceğiz elbet. Bourdais ise bu sene potansiyelini göstermek isteyecektir, geçen sene gereğinden fazlasıyla takım arkadaşı Vettel'in gölgesinde kalmıştı. Eğer Buemi'ye yeteri kadar fark atamazsa seneye o da gidici olur. Italya'nın küçük takımı yine pilot tercihini geç açıkladı, yine arabayı geç tanıttı. Bu sene, öncekilerden daha büyük dezavantaj olabilir bu. Direk rakipleri Red Bull ile yarışta şimdiden 1-0 gerideler. Bu takımı 2010'da başka bir isimle görürsek maalesef çok şaşırmam.
Red Bull: Boğaların daha büyüğü, küçüğünden daha az kanatlanmış ve Toro Rosso'nun gerisinde kalmıştı geçen sene. Bu sene oradan Vettel'i getirttiler, yanında da Mark Webber, güzel bir pilot ikilisi yaratmış oldular. Nedense bu sene Formula 1'de daha ciddiler ve artık parti yapmaktan daha farklı şeyleri başarmak istiyorlarmış gibi geldi bana. Adrian Newey'in yeni tasarımı RB5, özellikle burun bölgesinde diğer araçlardan farklı. Eğer bu kumar tutarsa Red Bull kendini enteresan yerlerde bulabilir. Bu senenin kesinlikle en izlenesi pilotu Vettel, özellikle de Webber sezon tatilinde ayağını kırdıktan sonra bol bol test yaptı ve araca da alıştı. En az bir yarış galibiyeti bekliyorum, geçen seneki Monza'nın tadı damağımda.
Williams: Maalesef Williams, hala eski şaşaalı günlerinden çok uzakta ve her sene klasmanda daha da aşağıya iniyorlar. Formula 1'deki ender özel takımlardan biri olarak (hem de çok çok başarılı mazisi olan bir takım olarak) Frank Williams ve ekibinin bu gidişatı tersine çevirmesini yürekten istiyorum. Ama Nakajima ile bu iş zor. Neyse ki Toro Rosso, denediği Takuma Sato'yu takıma katmadı da pistlerde iki kamikaze görmeyeceğiz bu sene. Birileri Tokyo Drift ile Japon GP'sinin farklarını çekik kardeşlerimize anlatsa iyi olur. Bir başka üzüldüğüm nokta da Nico Rosberg'in zayıf arabalarda harcanması. Babasının takımına gönül bağını anlayabiliyorum ama sonunda bir Jenson Button vakası daha olmaya doğru ilerliyor. Kabiliyetli ama harcanmış yetenek olmanın da psikolojik baskısı, ileride isilik yapabilir ona da.
Force India: Formula 1'in Slumdog'larını grid'in en arkasından kurtaracak tek şey Honda'nın sürpriz bir şekilde geri dönüşü olabilir. Vallya, her ne kadar ilk günden beri 2009 sezonuna odaklandıklarını söylese de yolları uzun ve sarp. McLaren Mercedes ile motor-vites kutusu ortaklığı, acılarını bi nebze dindirebilir ama hastalığı iyileştirmez. Hele de Mike Gascoyne ve Colin Kolles'un takımdan uzaklaştırıp Vijay Mallya'nın askeri rejim ilan etmesi, bu sene için de Force India'nın kaderini gözler önüne serdi. Buradan Adrian Sutil'e bir çift lafım var ama: Sen kendi işini yap, bakma bu Hintli'lere. Alonso da zamanında Minardi ile sonlarda gezinirdi sonra şampiyon oldu.
Şu anda yarışmıyor gözüken iki takım daha var, onlar farklı bir post'un konusu. Hem zaten maç da başlamak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder