briatore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
briatore etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2009 Perşembe

Renault'nun Başı Belada

Bir süre önce yazmıştık, geçen seneki Singapur GP'sinde Nelsin Piquet'nin takım tarafından kasten kaza yaptırıldığı haberlerini. Çok da aslında inanmamıştım şahsen, takım tarafından kovulan Nelsinho'nun intikam almak için yaptığı bir hareket olarak algılamıştım.

Ama görülen, kazın ayağının çok farklı olduğu. Kaç gündür bunun hakkında yazmak istiyorum ama devamlı bir şeyler değişiyor. Ilk önce Renault cephesi, Piquet ailesine (yani Nelsinho ve babası Nelson'a) karşı dava açtı; daha sonra FIA'nın içinden biri, Pat Symonds'ın sorgusunun kayıtlarını sızdırdı; ardında Renault takımı, bugün Flavio Briatore ve Pat Symonds ile ilişiğini kestiğini ve suçlamaları reddetmeyeceğini açıkladı.

Yarış gününe geri dönelim. Alonso, 3 stop taktiğiyle başladığı yarışta, Symonds tarafından bir anda 2 stop taktiğine çevriliyor ve erkenden pite giriyor. Takım radyosundaki konuşmalarda pit ekibinin karara şaşırdığı açıkça belli. Daha sonra Piquet'nin kazası oluyor. Aracın telemetresinden Piquet'nin, ayağını gazdan çekmesi gerektiği sırada, tam aksine gazı köklediği gözüküyor. Symonds'ın FIA tarafından alınan ifadesinde de bir o kadar enteresan cümleler var. Piquet'ye kaza yapmasını söylediniz mi, elinizde harita ile kaza yerini gösterdiniz mi, kaza olacağını biliyor muydunuz gibi çok kilit sorulara cevap vermek istemiyorum yanıtını verdi. Benim kitabımda bu, ben suçluyum ama söyletemezsiniz demek. Zaten hemen arkasından Renault da Flavio Briatore ve Pat Symonds ile ilişiğini kesti.

Bir süredir Renault'nun F1 geleceği zaten tartışma konusuydu. Takım, iddiaları reddetmeyeceğini açıklayarak yarışlardan çekileceğini kuvvetle muhtemel açıklamış oldu. Bunun yanında Briatore ve Symonds'a da çok büyük cezalar gelecek, hem sportif hem kriminal. Ingiliz Futbol Federasyonu FA da, QPR'ın sahiplerinden Briatore ile bir görüşür.

Formula 1 tarihinde binbir tane skandal oldu, en sonuncusu da Mclaren'in Ferrari aracının planlarını çalmasıydı. Ama bu, şu ana kadar görülenler arasındaki en çirkini muhtemelen. Hem yarışın sonucu ayarlayan hem de insan hayatını tehlikeye atan, kelimenin tam anlamıyla şeytani bir plan. Kazanmak için bu kadar mı herşey mübahtır? Ve FIA, tarafları affetmeyecektir. Peki bundan sonra her kazaya şüpheli gözle bakılmaz mı?

Güzel bir okuma için Autosport'un Crashgate olayını analiz ettiği sayfanın linki de burada. Benden daha güzel derledikleri kesin.

11 Eylül 2009 Cuma

Fernando Schumacher

Dün Santander bir basın toplantısı ile 2010 yılından itibaren sponsorluğunu Mclaren'e değil Ferrari'ye yapacağını açıkladı. Bu multi-milyon dolarlık anlaşmanın önemi, ekonomik kriz sırasında Ferrari'ye nakit akışı sağlayacak olması değil, çok önemli bir pilot getirecek olması.

En az 2 yıldır konuşuluyor Ferrari-Alonso dedikoduları. Bir türlü önüne geçilemedi. Bu aralar sanki dedikodu değil de bilinen, normal bir şeymiş gibi bahsediliyor hatta. Bunun son halkası da Ispanyol Santander bankasının Ferrari'yi destekleme kararı. Artık kesin gözüyle bakılıyor Alonso kırmızı tulumla gezeceğine. Renault da Raikkonen'i istiyormuş.

Aslında gridde çok ciddi pilotlar olmasına rağmen, yarış kazansalar da kazanmasalar da, 3 pilot herkesin gözünde diğerlerinden ayrılıyor: Lewis Hamilton, Kimi Raikkonen ve Fernando Alonso. Bu 3lü, zaten griddeki şampiyonluk ünvanı bulunan pilotlar ama yetenekleri de su götürmez. Seneye kendine gelmiş bir Ferrari'de, kendini bulan bir Alonso'nun yapacakları şimdiden çok büyük bir merak konusu.

Bu durum aklıma bir benzerliği getirdi. 15 sene önceye dönelim. 1994 ve 1995 sezonları. Mavi yeşil Renault takımının star pilotu Schumacher, Benetton-Renault ile iki dünya şampiyonluğuna uzanıyor. Bir sonraki şampiyonluğu için ise 2000 yılına kadar beklemek durumunda kalıyor. 5 yıl üstüste şampiyonluktan sonra 2005 yılında şampiyonluğu kaptırıyor, Alonso'ya. Benzer bir şekilde Alonso, 2005 ve 2006 şampiyonluklarını kazanıyor, Benetton'u satın almış Renault ile. Ve sonrasında da artık Ferrari'ye geçiyor.

Başlıkta yapmak istediğim hibrid bir yarışçı yaratmak değildi, soru sormaktı aslında. Acaba Alonso'dan bir Schumacher çıkar mı?

Not: Resim ararken Google'a Alonso yazdım. Gelen tavsiyelerden ilk 3ü Ferrari içeriyordu. Her yer Alonso'nun Ferrari tulumlarındaki resimleri ile dolu. Monza'da bu haftasonu bir açıklama bekleniyor.

Renault tandanslı bir başka haber de Singapur-gate hakkında. Briatore'nin FIA'ya verdiği ifadede, Singapur sabahı Pat Symonds ve Nelsinho ile toplantı yaptığını doğruladı. Ama burada pilotundan herhangi bir şekilde kasti kaza istediğini yalanladı. Sonrasında da çok ilgimi çeken bir cümle söylemiş: "Bu fikri ortaya atan Nelsinho idi, biz kesinlikle hayır dedik". Yani bir şekilde kasti kaza, masaya getirilmiş bir fikir, kim getirmiş olursa olsun. Korkutucu, üzücü ve sıradışı bir olay.

7 Eylül 2009 Pazartesi

FIA-Singapur-Renault-Piquet

Bir haftadır hastanede olduğum için siz gençlere yazmak istediğim bir sürü şeyi yazamadım. Fener-Manisa maçının yazısını yazmıştım bile, sonra inanılmaz heyecanlı bir Spa yarışı izledik (ona bir hafta geçmiş bile olsa değinicem yakında), GS-Ankaraspor maçı oldu arada. Ankaraspor-Anakaragücü olayları var, GS'nin yeni transferleri, Livorno-AdanaDemirspor maçı derken inanılmaz dolu bir hafta geçmiş. Ama en mantıklısı sondan başlamak.

Bir haber var ki bin soru işareti sürüklüyor peşinden. FIA, Renault'yu ifade vermeye çağırıyor Paris'e. Iddia ise geçen seneki Singapur GP'sinde Renault'nun Piquet'ye, kaza yapması ve güvenlik aracını çıkartması talimatı vermiş olması ve böylece Alonso'ya yarışı kazandırması. Vay anasını dedirtecek türden bir iddia gerçekten.

Bir kere çok zor bir taktik bu. Yarıştan önce verilen bir talimat olması son derece güç çünkü önceden belirlenen bir zamanda bu işin yapılması, doğru efektleri yaratmayabilir ve saçma sapan bir şey olur; yani teori ile pratik bu durumda zor örtüşür. Yarış sırasında ise pilot ile takımın tek iletişimi olan radyo, FIA tarafından devamlı kontrol ediliyor ve dinleniyor. Böyle bir şeyi ancak ciddi bir şifre ile iletmiş olabilirler ve FIA'yı atlatmış olabilirler. Sonra Piquet, başka bir pilotu tehlikeye atmayacak bir yer seçecek kendine ve güvenlik aracını çıkaracak türden bir kaza yapacak (her kaza çıkarmıyor biliyorsunuz). Bana gerçekleştirmesi çok zor bir senaryo gibi geliyor. Yine de neden olmasın dedirten bir nokta var olayda. Alonso, Piquet'nin kazasından 2 tur önce kısa bir pit stop gerçekleştiriyor. Kısa çünkü bir güvenlik aracı periyodunu tahmin edip kumar oynuyor. Aslında Monaco gibi sokak pistlerinde çokça görülen bir taktik ama acaba Renault işini şansa bırakmak istemiyor mu?

Peki geçen sene olmuş bir yarış için neden 1 yıl sonra bu tip bir dava açılıyor? Bunun bir tek sebebi olabilir: Nelson Piquet Jr. Eğer böyle bir komplo gerçekten varsa, bu konuyu en yakından bilen nadir insanlar biri olacaktır kendisi. Ve takımdan kendi deyimiyle kovulması sonrasında olanları ispiyonluyor olabilir. Belki de geçen senenin sonunda Renault'nun şaşırtıcı şekilde onunla devam etmesi de bu sebeple olabilir. Peki Piquet veya yakınlarından birisi bunu şimdi FIA'ya ispiyonluyorsa, bunu neden bir sene önce yapmadı diye ceza alması gerekmez mi Brezilyalı'nın? Bir soru daha: Eğer bu iddialar kanıtlanamaz ve Renault suçsuz bulunursa o zaman Piquet'ye nasıl bir ceza gelecek?

Gelelim Renault'ya. Flavio Briatore, evet, kurttur ve herşey beklenir ama bu, onun bile sınırları dışında(dır muhtemelen). Bir pilottan kasten kaza yapmasını istemek, ciddi yaratıcılık ve güven ister. Bu durumda Briatore, hem takım patronu hem de menajeri olduğu Nelsinho'ya hem ağzını sıkı tutması hem de doğru pilotaj konusunda güvenmesi anlamına geliyor. Eğer böyle bir güven örneği sergilemiş olsaydı, bu sene ortasında takımdan kovmazdı diye tahmin ediyorum, ya da kovamazdı. Hem de bu kadar kavgalı şekilde. Peki ama gerçekten bunu yaptılarsa? Çok ciddi bir şekilde insan hayatını tehlikeye atmış oluyorlar; kendi pilotlarının, diğer yarışçıların, güvenlik görevlilerinin ve seyircilerin. Her ne kadar cezalı duruma düştüklerinde ciddi cezalarla karşılacakları konuşuluyor olsa da bir opsiyon da F1'den süresiz kovulmaları anlamına gelebilir. Ayrıca Renault, firma olarak, böyle bir skandala girdikten sonra zaten masraflı olan F1 aktivitelerini devam ettirmeme kararı alır bence.

Her ne kadar Briatore-Renault'nun böyle bir şey yapmış olduğuna inanmıyor olsam da, FIA, her duyduğuna bu kadar ciddi inceleme yapmaz. Eminim Renault'yu Paris'e duruşmaya çağırmadan önce ciddi bir inceleme ve bu yönde bazı deliller bulmuşlardır. Bu, Renault'nun suçlu bulunacağına işaret olmasa da, iddiaların da bomboş olmadığını gösterir. Bir haber daha dikkatimi çekti. Brezilya'nın Globo gazetesinin muhabirleri, Singapur yarışından sonra Massa'nın Briatore'ye giderek "bu kaza normal değil, sen istedin bunu" demesini öğrenmişler.

Bu dava belki de Ferrari-Mclaren arasındaki casusluk skandalından bile daha ciddi ve sonuçlarının da aynı şekilde büyük olacağı çok açık. Davanın tarihi 21 Eylül, Monza ile Singapur arasında. Heyecanla bekliyoruz çıkacak kararı.

4 Ağustos 2009 Salı

Biri Gitti Biri Kaldı

Şu Formula 1 grid'inde, benim gözümde, iki tane kazma var. Biri Nakajima, öbürü Nelsinho. Yazıları okuyanlar bilir zaten bu ikiliden çok haz etmediğimi. Bunlardan Brezilyalı olanı, dün Renault ile yollarını ayırdı. Ya da Renault, onu kovdu diyelim daha doğru olsun. Yani iki kazmadan biri gitti, biri kaldı.

Dediklerimi numeratik açıklayayım. Bakınız 2009 sezonunda 5 pilot henüz puan almış değil. 2'si Force India pilotları; zaten takım, kısa tarihinde henüz puan alabilmiş değil. Biri henüz tek bir yarışta yer almış tarihin en genç pilotu Alguersuari. Diğer ikisi de bizim olağan şüpheliler. Yani takım arkadaşı Alonso 13 puan alırken avcunu yalayan Nelsinho ve gün geçtikçe gelişip podyum zorlayan Williams'ın Çapon'u Nakajima-san.

Nelson Piquet Jr, iki senedir yarışlarda. Başarısız bir sezondan sonra bu sene de Renault'da kalması, takım patronu Flavio Briatore'nin aynı zamanda Nelsinho'nun menajeri olmasına bağlandı. Genç pilot, şampiyonu kanı var aileden, bir sene daha şans tanıyalım dedi Flav. Ama bu sezon daha da başarısız devam ediyor. Bir de üstüne üstlük en yapmaması gereken şeyi, yani takım patronu/menajeri ile de medya üzerinden ağız dalaşına girdi toy Brezilyalı. Tabi bu salaklıktan bir hafta sonra da takımsız kaldı.

Ne diyelim, hiç üzülmedik. Inşallah yeni takımlardan biri de enayilik yapıp kendisini F1'de tutmazlar. Bir de Nakajima'ya yol gözüktü mü tamamdır!

20 Nisan 2009 Pazartesi

Çin'den Kalanlar

Hemen hemen herkesin kendi hikayesinin olduğu, enteresan bir pazar sabahı eğlencesi oldu Çin GP'si. Takım takım, pilot pilot bakalım bir...

Red Bull: 
Yarış kuru koşulsaydı kazanamazdı diyor herkes ama yağmur yağdığında Red Bull, tam bir hakimiyet kurdu. Çift difüzörlü olmamalarına rağmen Brawn'ları bile açık ve net geride bırakarak galibiyeti hakkettiler. Zaten ilk iki yarışta arkadan bağırıyorlardı burdayız diye, sonunda o potansiyeli puanlara dökünce bir anda takımlar sıralamasında 2.liğe çıktılar. 
Vettel'in şampiyon olup olamayacağından çok ne zaman olacağı konuşuluyor. Eğer Adrian Newey, aynı seviyede bir revizyon yapıp RB5'e çift difüzör ve KERS eklerse Vettel bu sene bile şampiyon olabilir. Yine de adı sıkça Ferrari ile geçiyor, kimbilir belki bir gün... 
Webber'e ayrı bir satır lazım. Sezon öncesinde bacağını kırdı ama müthiş bir disiplin ile hızlı iyileşti ve meyvelerini de topluyor. Kullandığı arabaların genel olarak yavaşlığından dolayı bünyedeki yeteneğinden çok istikrarlığı ve şanssızlığı ile anılıyordu son yıllarda Avustralyalı. Artık konuşulması gerekenler konuşulmaya başlandı. Kısacası Red Bull kanatlandırdı. 

Brawn:
Ross'un haftası zaten iyi geçti, çift difüzör tasarımı onaylandı ya, keyfini Briatore bile bozamazdı. Zaten keyif bozacak bir şey de olmadı. Bir tek kere yağmur testi yapmadıkları araç ile 3-4 olmak son derece iyi bir sonuç aslında. Yine de bence, diğer pilotların ağlaştığı kadar mükemmel değil Brawn 001. Sezonun ilerleyen kısımlarında da muhtemelen sezon başındaki dominasyonu gösteremeyecekler. Şampiyonlukları bu aralar açacakları puan farkına ve sezonun ileri kısımlarındaki dayanıklıklarına bağlı. Yine de Ross Brawn bu, ne yapacağı belli olmaz. 
Button, bütün hafta, işlerinin o kadar kolay olmayacağını söylüyordu; içine mi doğdu ne. Vettel, pit stop yaptı, sonra arkadan geldi tekrar yakaladı onu. Yine de Briatore'nin dediği kadar "yol kenarındaki posta kutusu" değildi, Red Bull'ları ufukta bile olsa gören bir tek o vardı. 
Barrichello ise son derece sessiz sedasız 4.lükle bitirdi yarışı. Şampiyon olacak değil ama takımı takımlar klasmanında mutlu sona ulaştıracak ideal pilot görevi yapıyor; yani en iyi yaptığı şeyi yapıyor. Yıllarca aynı rolü Schumacher arkasında Ferrari'de oynadı, eli alışık heralde.

Mclaren:
Mclaren'in öncelikleri hala pist dışında. Bu haftaiçi yılların Ron Dennis'i takımı tamamen bıraktığını açıkladı. Hala önlerinde bir yalancılık davası var. Hamilton'ın takımdan ayrılabileceği konuşuluyor. Ona rağmen bir yandan da pist üstünde aşama kaydediyorlar. Belli ki MP4-24'te hız var, hem Heikki hem Lewis bunu gösteriyor. Yarış kazanacak performansa gelmeseler de puanlar artık kendiliğinden geliyor sanki. 
Lewis, çok sevdiği yağmurlu havalarda bu sefer çok sevmediği spinler attı. Hepsi hırsına hakim olamamasından. Gaza geliyor, onu geçiyor bunu geçiyor, sonra spin atıp yine hepsinin arkasına geri dönüyor. Bu sırada da lastiklerini parçalamış oluyor bir yandan da. Yine de 6.lık son dünya şampiyonu için iyi bir derece.
Heikki Kovalainen ise Lewis'in tam tersi bir karakterde. Hızlı ama hırssız. Düzgün, istikrarlı sürüşler yapıyor, sonuçta da takım arkadaşını geçti zaten. Bu sene eğer Mclaren takımlar şampiyonasında belli bir yere gelip TV gelirlerini yükseltmek istiyorsa onun yardımına çok ihtiyacı var. Geçen seneki performansın tekrarı, onun takımdaki yerini tehlikeye sokar.

Toyota:
Çin'deki tutukluk nedendir bilinmez ama ilk iki yarıştaki Toyota'dan eser yoktu. Aslında o kadar da sert davranmayalım, Timo Glock iyi gitti. Nedense Trulli, bir türlü ritm tutturamadı ama Kubica sağolsun, yarışı çok da uzun sürmedi zaten. Yine de onlar için gelecek güzel gözüküyor, tek sorun Japonya'daki patronların koyduğu "yarış galibiyeti baskısı". Yaparlarsa şahane, ki yapmamaları için bir sebep yok hız ve dayanıklılık yerinde, ama yapamazlarsa onlar da Honda'nın peşinden gidebilir.
Glock belki 7. oldu ama son derece iyiydi bence. Çok gerilerden başladığı yarışta hem diğer pilotların hem de spreylerinin arasından sıyrıldı ve 2 puanı kaptı. Hem de arada Heidfeld ile çarpıştı. Günün aksiyon adamlarından biriydi. 
Ama Trulli aynı derece şanslı değildi. En baştan beri bir hız sorunu yaşıyordu, herkes sırayla da geçti onu. Derdine Kubica deva oldu bir şekilde. Arkadan hızla gelen Pol, Trulli'nin Toyota'sını rampa gibi kullandı (resme dikkat). Hayvanların çiftleşmesi gibi arkadan üstüne çıktı ama öbür tarafa geçemedi neyse ki. Trulli de arka kanatsız pitlere çekti aracını, sonra da uyumuştur heralde.

Toro Rosso:
Aslında burada da çok büyük bir potansiyel yatıyor bence, hem bir Adrian Newey dizaynı hem de Ferrari motoru. Ayrıca aynı çatı altında bir başka potansiyel de yavaş yavaş uyanıyor sanki; Sebastian Buemi. Onun şanssızlığı yarışı Vettel'in kazanmış olması. Eğer Button fln kazansaydı şu an onu konuşuyor olabilirdik. Çok olgun bir sürüş ile griddeki 3 Dünya Şampiyonuna da kök söktürdü bu senenin tek çaylağı. Raikkonen ile Hamilton'ı geçti, galiba Alonso'yu da geçti. Yine de çaylaklığını yaptı. Güvenlik Aracı arkasında Vettel ile ufak bi teması oldu, ikisi de çok net yarış dışı kalabilirdi. O zaman Vettel napardı bilmiyorum, aynı haltı şu anki takım arkadaşı Webber'e iki sene önce yapmıştı o da. 
Diğer Seb, Bourdais, ise hayal kırıklıklarına devam ediyor. Geçen sene hep inandım ona, bu adam iyidir dedim ama Vettel onu gölgede bıraktı. Şimdi Vettel gitti, Buemi geldi, o da daha iyi. Galiba Fransız'ı bu sene son görüşümüz olacak. Üzüyosun beni Seb, kader ağlarını örüyor bilesin.

Renault:
Sen git bütün hafta konuş, ona buna laf at, sonra gel yarış günü göt ol! Yakıştı mı sana Briatore? Modeller burun kıvıracak sana bir sonraki yarışa kadar bilesin. Alonso, elinden geleni yapmasına rağmen 9.luğu geçemedi, hem de 2. başladığı yarıştan. O kadar az benzin almış ki Güvenlik Aracı periyodu bitmeden Alonso'nun benzini bitti. Hayal kırıklığının daniskası. Rol çalan, sahne ışıklarının altında olan ise Nelsinho'ydu. Bence bu çocuğun kanında bi yerlerde bir Japonluk var, babasını tanımasak emin bile olabilirim. Tam bir kamikaze, Nelsinho ve Nakajima her an Güvenlik Aracını davet ediyorlar. Yine spinler, yine ön kanat değişiklikleri, yine sonlarda bitirilen bir yarış. Flavio sene sonunda heralde yol verir artık, baba kıyağı da bu kadar. Bir de bence yarıştan sonra konuş Briatore'ciğim, en azından daha garanti olur.

BMW:
Benim sezon öncesi favorilerimdi Mario Theissen ve ekibi. Yıllardır yükselen grafikleri, istikrarları ve KERS çalışmalarına çok erken başlamaları bende öyle bir his uyandırmıştı. Ama 3 yarışta 4 puan ile bir büyük hayal kırıklığı da bu gençler oldu. Çin'den de puan çıkaramadılar. Kubica, Trulli'nin içinden geçmeye çalıştı, olmadı. Sonra yeni ön kanadı tam yerine oturmadığı için yamuldu yarış sırasında. Hakan Şükür'ü burnu gibiydi hatta, Alpay'ın Alpay olduğu zamanlardan kalma. Heidfeld ise bir tek Trulli'nin spininde gözüktü neredeyse. Yine de fena gitmiyordu, Sutil'in lastiğine çarpıp 4 sıra kaybedene kadar.

Williams:
Çift difüzörlülerin zayıf halkası oldu Williams, aslında ne kadar da potansiyelleri var. Antreman turlarında parıldıyorlar ama belli ki yarış hızı pek yok araçta. RBS'in bu sene sonu sponsorluğunu bitireceğini düşünürsek, sezon içinde çok daha iyi sonuçlar almaları lazım. Frank Williams, artık privateer takımların bayraklığını yapamıyor ama gönüllerimizdeki yeri ayrı. Gidişini görmek istemem bu efsanenin. 
Nico Rosberg, bu sene sonu muhtemelen Williams'tan ayrılır. Babasının diyetini ödedi artık, sene sonunda kızışacak yarış koltuğu yarışında, daha iyi bir takıma geçmek isteyecektir. Yine de kendini biraz daha göstermesi lazım, cuma seansları yetmez. 
Nakajima'ya ise kelimeler yetmez. Muhtemelen yarışlara Demolition Derby ve Carmageddon oynayarak hazırlanıyor. Ya da abisi Sato'dan tecrübelerini dinliyordur. Ne olursa olsun bir yerlerde bir yanlış olduğu belli Kazuki-san. Gidişine çok üzülmeyeceğim.

Force India:
Geçen sene o kadar geridelerdi ki bu sene ne yapsalar iyi gözükecekti. Takım geçen sene çokça tekrarladığı üzere 2009'a bomba gibi giremedi ama belli ki gelişmiş durumdalar. Puan alacak gibi gözüküyorlar ve 18 yarışta birden şanssızlık yaşayamazlar. Bu da Vijay Mallya'nın Gascoigne'i kovma hareketini haklı çıkarıyor. Yine de yatları kadar yeteneği varsa Hintli iş adamının, daha ileri de olmaları gerekirdi. 
Fisichella, zaman zaman güzel şeyler yapsa da genelde devamında sönüyor. Onun puan almasını isterim, yavaş yavaş yokolmasındansa. Ama takımın ilk puanı ondan gelirse şaşarım. Zira Sutil, sonunda potansiyelini ortaya koymaya başladı. Geçen sene Monaco'dan sonra bu haftasonu da puanlara çok yaklaştı. Ama 6 tur kala bu sefer kendi hatası yüzünden yarışdışı kaldı. Uzun zamandır iki ön tekerleğin birden fırladığı bir kaza izlememiştim, onu da hatırlatmış oldu kendisi. Ama bu sene puan alır ve başka bir takıma da transferini yapar gibi geliyor bana.

F....:
3'ün biri bile olamadılar ya, burada bahsetmeye değmez. Ilk fırsatta uzuuunca düzücem kendilerine. Yine de bir duyum ile bitireyim onları: Ispanya GP'sindeki aerodinamik yenilikler de yeterli hız sağlamazsa takımın erkenden bir sonraki senenin arabasına konsantre olacağını söylüyorlar. 


Kendi en iyilerim ile bitireyim, drives of the day: 1- Vettel, 2- Buemi, 3- Sutil. Önümüzdeki haftasonu Bahreyn ile Doğu Turu bitiyor ve çoğu takımın çift difüzörlerini getireceği Avrupa Sezonu başlıyor. Beni bekleyin anacığım derdi Oya Başar, o aklıma geldi. 

18 Nisan 2009 Cumartesi

Çin Işi

Itiraf ediyorum, sabah sıralama turlarına uyanmadım ey ahali, tü kakayım ama napalım. Uyudum. Ama size öyle güzel Çin GP'si izlenimleriyle geliyorum ki... Sıkı durun.

Şimdi biliyorsunuz, çift katlı diffuser'lar haftaiçi FIA'dan onayı aldı. Mclaren ve Renault da hemen araçlarına monte çalışmalarına başladılar. Tabi ki bu sistemi tam anlamıyla çalıştırmak zaman ve para istiyor ama onların en azından "şuraya bir kat daha parça takalım şimdilik, hayırlısı" diyerek Türk işi hallettiler olayı kotarmaları takdire şayan. Mclaren'de gözle görülür bir yükseliş var, Hamilton 9. oldu sıralama turlarında. Bu sezon zaten genel olarak iyi gözüken Renault, Alonso ile 2. liği kaptı bu arada. Bu senenin bir başka yıldızı, Red Bull, ise cumartesi sabahının flaş ekibi oldu. Vettel pole'da, Webber 3. Brawn'lar ise 4-5. 

Haftasonunun aslında bir başka yıldızı Flavio Briatore. Renault takım direktörü (ve ünlü playboy), bomba açıklamalarla gündemi şenlendirdi. Ilk önce bu seneki şampiyonanın bir "neredeyse emekli edilmiş" bir pilot (Barrichello) ile "iyi ama yavaş" pilot (Button) arasında olacağını söyledi. Tabi bu sevgi sözcüklerine Brawn kampından da aynı sevgiyle karşılık geldi. Bununla yetinmeyen Briatore, Honda'nın geçen sene elde ettiği televizyon gelirlerinin Brawn'a verilmemesi ve diğer takımlara paylaştırılması için kampanya başlattı. Enteresan adam bu Briatore. Neyse en azından sıralama turlarında Alonso, mevzu bahis pilotları geçti de laflarını yememiş oldu. 

Bir başka değişiklik ise KERS sistemleri ile yaşanıyor. Şu ana kadar performansı arttırdığı konusunda takımlar hemfikirdi, uzun start-finiş düzlüğü ile Çin GP'sinin özellikle startında baya fark yapacağı da söylenenler arasındaydı. Ama hafta başında Ferrari, dayanıklılık sorunu olan sistemi ilk defa kullanmayacağını açıkladı. Massa, aracının KERSsiz daha da bir yavaşladığını ve işlerinin şansa kaldığını belirtti; Italyan'lardan gelen sinyaller kısaca berbat. Bu sırada Kubica, ilk defa deniyordu sistemi ama onun da kullanmayacağı açıklandı. Hemen ardından, sezon başından beri sistemi kullanan Renault da kullanmayacağını açıkladı. Yani sadece Mclaren'ler ve Heidfeld bu sistemi kullanıyor şu anda. 

KERS'in Çin'de kullanılmamasının akla yatan en büyük sebebi lastikler. Bridgestone, medium ve super soft lastikleri getirdi ve bu lastiklerin çok çabuk eriyeceği ve tutunmanın sıfırlanacağını belirtiyor pilotlar haftabaşından beri. Hatta Vettel bir adım ileri gidip "neyse ki kask takıyorum da fırlayan lastik parçaları suratıma çarpmıyor" dedi. KERS'in ağırlığından dolayı lastikleri daha da zorlayacağı tahmin ediliyor. Ama KERS kullanan üç pilotun startta yapacakları enteresan olabilir. 

Kısacası 3. yarışa gelmiş olmamıza rağmen Formula 1 ekipleri bu seneki kurallara tam alışabilmiş, ne yapacağını bulabilmiş değil. Hemen her takımda bir kriz masası, bir takım içi değişiklikler. Yani yarın sabah 10'daki Çin GP'si baya Allah Kerim olacak sanki.