20 Nisan 2009 Pazartesi

Çin'den Kalanlar

Hemen hemen herkesin kendi hikayesinin olduğu, enteresan bir pazar sabahı eğlencesi oldu Çin GP'si. Takım takım, pilot pilot bakalım bir...

Red Bull: 
Yarış kuru koşulsaydı kazanamazdı diyor herkes ama yağmur yağdığında Red Bull, tam bir hakimiyet kurdu. Çift difüzörlü olmamalarına rağmen Brawn'ları bile açık ve net geride bırakarak galibiyeti hakkettiler. Zaten ilk iki yarışta arkadan bağırıyorlardı burdayız diye, sonunda o potansiyeli puanlara dökünce bir anda takımlar sıralamasında 2.liğe çıktılar. 
Vettel'in şampiyon olup olamayacağından çok ne zaman olacağı konuşuluyor. Eğer Adrian Newey, aynı seviyede bir revizyon yapıp RB5'e çift difüzör ve KERS eklerse Vettel bu sene bile şampiyon olabilir. Yine de adı sıkça Ferrari ile geçiyor, kimbilir belki bir gün... 
Webber'e ayrı bir satır lazım. Sezon öncesinde bacağını kırdı ama müthiş bir disiplin ile hızlı iyileşti ve meyvelerini de topluyor. Kullandığı arabaların genel olarak yavaşlığından dolayı bünyedeki yeteneğinden çok istikrarlığı ve şanssızlığı ile anılıyordu son yıllarda Avustralyalı. Artık konuşulması gerekenler konuşulmaya başlandı. Kısacası Red Bull kanatlandırdı. 

Brawn:
Ross'un haftası zaten iyi geçti, çift difüzör tasarımı onaylandı ya, keyfini Briatore bile bozamazdı. Zaten keyif bozacak bir şey de olmadı. Bir tek kere yağmur testi yapmadıkları araç ile 3-4 olmak son derece iyi bir sonuç aslında. Yine de bence, diğer pilotların ağlaştığı kadar mükemmel değil Brawn 001. Sezonun ilerleyen kısımlarında da muhtemelen sezon başındaki dominasyonu gösteremeyecekler. Şampiyonlukları bu aralar açacakları puan farkına ve sezonun ileri kısımlarındaki dayanıklıklarına bağlı. Yine de Ross Brawn bu, ne yapacağı belli olmaz. 
Button, bütün hafta, işlerinin o kadar kolay olmayacağını söylüyordu; içine mi doğdu ne. Vettel, pit stop yaptı, sonra arkadan geldi tekrar yakaladı onu. Yine de Briatore'nin dediği kadar "yol kenarındaki posta kutusu" değildi, Red Bull'ları ufukta bile olsa gören bir tek o vardı. 
Barrichello ise son derece sessiz sedasız 4.lükle bitirdi yarışı. Şampiyon olacak değil ama takımı takımlar klasmanında mutlu sona ulaştıracak ideal pilot görevi yapıyor; yani en iyi yaptığı şeyi yapıyor. Yıllarca aynı rolü Schumacher arkasında Ferrari'de oynadı, eli alışık heralde.

Mclaren:
Mclaren'in öncelikleri hala pist dışında. Bu haftaiçi yılların Ron Dennis'i takımı tamamen bıraktığını açıkladı. Hala önlerinde bir yalancılık davası var. Hamilton'ın takımdan ayrılabileceği konuşuluyor. Ona rağmen bir yandan da pist üstünde aşama kaydediyorlar. Belli ki MP4-24'te hız var, hem Heikki hem Lewis bunu gösteriyor. Yarış kazanacak performansa gelmeseler de puanlar artık kendiliğinden geliyor sanki. 
Lewis, çok sevdiği yağmurlu havalarda bu sefer çok sevmediği spinler attı. Hepsi hırsına hakim olamamasından. Gaza geliyor, onu geçiyor bunu geçiyor, sonra spin atıp yine hepsinin arkasına geri dönüyor. Bu sırada da lastiklerini parçalamış oluyor bir yandan da. Yine de 6.lık son dünya şampiyonu için iyi bir derece.
Heikki Kovalainen ise Lewis'in tam tersi bir karakterde. Hızlı ama hırssız. Düzgün, istikrarlı sürüşler yapıyor, sonuçta da takım arkadaşını geçti zaten. Bu sene eğer Mclaren takımlar şampiyonasında belli bir yere gelip TV gelirlerini yükseltmek istiyorsa onun yardımına çok ihtiyacı var. Geçen seneki performansın tekrarı, onun takımdaki yerini tehlikeye sokar.

Toyota:
Çin'deki tutukluk nedendir bilinmez ama ilk iki yarıştaki Toyota'dan eser yoktu. Aslında o kadar da sert davranmayalım, Timo Glock iyi gitti. Nedense Trulli, bir türlü ritm tutturamadı ama Kubica sağolsun, yarışı çok da uzun sürmedi zaten. Yine de onlar için gelecek güzel gözüküyor, tek sorun Japonya'daki patronların koyduğu "yarış galibiyeti baskısı". Yaparlarsa şahane, ki yapmamaları için bir sebep yok hız ve dayanıklılık yerinde, ama yapamazlarsa onlar da Honda'nın peşinden gidebilir.
Glock belki 7. oldu ama son derece iyiydi bence. Çok gerilerden başladığı yarışta hem diğer pilotların hem de spreylerinin arasından sıyrıldı ve 2 puanı kaptı. Hem de arada Heidfeld ile çarpıştı. Günün aksiyon adamlarından biriydi. 
Ama Trulli aynı derece şanslı değildi. En baştan beri bir hız sorunu yaşıyordu, herkes sırayla da geçti onu. Derdine Kubica deva oldu bir şekilde. Arkadan hızla gelen Pol, Trulli'nin Toyota'sını rampa gibi kullandı (resme dikkat). Hayvanların çiftleşmesi gibi arkadan üstüne çıktı ama öbür tarafa geçemedi neyse ki. Trulli de arka kanatsız pitlere çekti aracını, sonra da uyumuştur heralde.

Toro Rosso:
Aslında burada da çok büyük bir potansiyel yatıyor bence, hem bir Adrian Newey dizaynı hem de Ferrari motoru. Ayrıca aynı çatı altında bir başka potansiyel de yavaş yavaş uyanıyor sanki; Sebastian Buemi. Onun şanssızlığı yarışı Vettel'in kazanmış olması. Eğer Button fln kazansaydı şu an onu konuşuyor olabilirdik. Çok olgun bir sürüş ile griddeki 3 Dünya Şampiyonuna da kök söktürdü bu senenin tek çaylağı. Raikkonen ile Hamilton'ı geçti, galiba Alonso'yu da geçti. Yine de çaylaklığını yaptı. Güvenlik Aracı arkasında Vettel ile ufak bi teması oldu, ikisi de çok net yarış dışı kalabilirdi. O zaman Vettel napardı bilmiyorum, aynı haltı şu anki takım arkadaşı Webber'e iki sene önce yapmıştı o da. 
Diğer Seb, Bourdais, ise hayal kırıklıklarına devam ediyor. Geçen sene hep inandım ona, bu adam iyidir dedim ama Vettel onu gölgede bıraktı. Şimdi Vettel gitti, Buemi geldi, o da daha iyi. Galiba Fransız'ı bu sene son görüşümüz olacak. Üzüyosun beni Seb, kader ağlarını örüyor bilesin.

Renault:
Sen git bütün hafta konuş, ona buna laf at, sonra gel yarış günü göt ol! Yakıştı mı sana Briatore? Modeller burun kıvıracak sana bir sonraki yarışa kadar bilesin. Alonso, elinden geleni yapmasına rağmen 9.luğu geçemedi, hem de 2. başladığı yarıştan. O kadar az benzin almış ki Güvenlik Aracı periyodu bitmeden Alonso'nun benzini bitti. Hayal kırıklığının daniskası. Rol çalan, sahne ışıklarının altında olan ise Nelsinho'ydu. Bence bu çocuğun kanında bi yerlerde bir Japonluk var, babasını tanımasak emin bile olabilirim. Tam bir kamikaze, Nelsinho ve Nakajima her an Güvenlik Aracını davet ediyorlar. Yine spinler, yine ön kanat değişiklikleri, yine sonlarda bitirilen bir yarış. Flavio sene sonunda heralde yol verir artık, baba kıyağı da bu kadar. Bir de bence yarıştan sonra konuş Briatore'ciğim, en azından daha garanti olur.

BMW:
Benim sezon öncesi favorilerimdi Mario Theissen ve ekibi. Yıllardır yükselen grafikleri, istikrarları ve KERS çalışmalarına çok erken başlamaları bende öyle bir his uyandırmıştı. Ama 3 yarışta 4 puan ile bir büyük hayal kırıklığı da bu gençler oldu. Çin'den de puan çıkaramadılar. Kubica, Trulli'nin içinden geçmeye çalıştı, olmadı. Sonra yeni ön kanadı tam yerine oturmadığı için yamuldu yarış sırasında. Hakan Şükür'ü burnu gibiydi hatta, Alpay'ın Alpay olduğu zamanlardan kalma. Heidfeld ise bir tek Trulli'nin spininde gözüktü neredeyse. Yine de fena gitmiyordu, Sutil'in lastiğine çarpıp 4 sıra kaybedene kadar.

Williams:
Çift difüzörlülerin zayıf halkası oldu Williams, aslında ne kadar da potansiyelleri var. Antreman turlarında parıldıyorlar ama belli ki yarış hızı pek yok araçta. RBS'in bu sene sonu sponsorluğunu bitireceğini düşünürsek, sezon içinde çok daha iyi sonuçlar almaları lazım. Frank Williams, artık privateer takımların bayraklığını yapamıyor ama gönüllerimizdeki yeri ayrı. Gidişini görmek istemem bu efsanenin. 
Nico Rosberg, bu sene sonu muhtemelen Williams'tan ayrılır. Babasının diyetini ödedi artık, sene sonunda kızışacak yarış koltuğu yarışında, daha iyi bir takıma geçmek isteyecektir. Yine de kendini biraz daha göstermesi lazım, cuma seansları yetmez. 
Nakajima'ya ise kelimeler yetmez. Muhtemelen yarışlara Demolition Derby ve Carmageddon oynayarak hazırlanıyor. Ya da abisi Sato'dan tecrübelerini dinliyordur. Ne olursa olsun bir yerlerde bir yanlış olduğu belli Kazuki-san. Gidişine çok üzülmeyeceğim.

Force India:
Geçen sene o kadar geridelerdi ki bu sene ne yapsalar iyi gözükecekti. Takım geçen sene çokça tekrarladığı üzere 2009'a bomba gibi giremedi ama belli ki gelişmiş durumdalar. Puan alacak gibi gözüküyorlar ve 18 yarışta birden şanssızlık yaşayamazlar. Bu da Vijay Mallya'nın Gascoigne'i kovma hareketini haklı çıkarıyor. Yine de yatları kadar yeteneği varsa Hintli iş adamının, daha ileri de olmaları gerekirdi. 
Fisichella, zaman zaman güzel şeyler yapsa da genelde devamında sönüyor. Onun puan almasını isterim, yavaş yavaş yokolmasındansa. Ama takımın ilk puanı ondan gelirse şaşarım. Zira Sutil, sonunda potansiyelini ortaya koymaya başladı. Geçen sene Monaco'dan sonra bu haftasonu da puanlara çok yaklaştı. Ama 6 tur kala bu sefer kendi hatası yüzünden yarışdışı kaldı. Uzun zamandır iki ön tekerleğin birden fırladığı bir kaza izlememiştim, onu da hatırlatmış oldu kendisi. Ama bu sene puan alır ve başka bir takıma da transferini yapar gibi geliyor bana.

F....:
3'ün biri bile olamadılar ya, burada bahsetmeye değmez. Ilk fırsatta uzuuunca düzücem kendilerine. Yine de bir duyum ile bitireyim onları: Ispanya GP'sindeki aerodinamik yenilikler de yeterli hız sağlamazsa takımın erkenden bir sonraki senenin arabasına konsantre olacağını söylüyorlar. 


Kendi en iyilerim ile bitireyim, drives of the day: 1- Vettel, 2- Buemi, 3- Sutil. Önümüzdeki haftasonu Bahreyn ile Doğu Turu bitiyor ve çoğu takımın çift difüzörlerini getireceği Avrupa Sezonu başlıyor. Beni bekleyin anacığım derdi Oya Başar, o aklıma geldi. 

Hiç yorum yok: