frank etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
frank etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2009 Salı

Galatasaray'ın Geleceği

Galatasaray Futbol Takımı, orta vadede çok ciddi başlangıçlar yapmak üzere Haziran 2009 itibariyle. Belki yıllar sonra dönüp "taa o günlerde başlamıştı" diye anacağımız günler. Buradan etkenleri sıralayalım.

Galatasaray Teknik Direktörlüğü müessesi, bir süredir ciddi bir içe dönüklük yaşıyordu. Son 10 yılda sadece 2 istisna vardı hatta, biri Lucescu öbürü Gerets. Onun dışında 2. Fatih Terim dönemi, Kalli'nin gidişinde Cevat Güler, Skibbe'nin gidişinde Bülent Korkmaz, Hagi gibi aslında bu camiada adı zaten bilinenler vardı hep direksiyonda. Yani taze bir bakış açısı, beyaz sayfanın getirdiği karşılıklı saygı Florya'da varlığı az bulunan şeylerdi. Şimdi 3. istisna geldi takımın başına. Rijkaard, Lucesu ve Gerets'ten adı daha çok bilinen, yaşça daha genç ama daha önemli kupalar kazanmış biri. Tam da taze bir bakış açısı getirebilecek, futbolcuların seve seve saygı duyacakları biri. Kadro, aslında tam da böyle bir teknik adamın elinde yoğurulması gereken bir kadro. Galatasaray'ın efsane zamanlarından kalmış, takımda kemikleşmiş ve çok güçlü politik gücü olan oyuncuların hepsi gitti, en son Hasan Şaş ve Ümit Karan ile beraber. Yani sahadışı liderlik pozisyonu, uzun zamandır olmadığı kadar boş Florya'da. Oyuncu kadrosu da kabiliyetli olmasının yanında bir o kadar da genç. Düşünün ki Sabri, bu takımda bir Abi! Kewell, Baros ve Lincoln gibi yurtdışında ciddi bilinirlikleri olan yabancılar da var. Geçen seneki verimsizliğini atarsa, elde büyük işler başarabilecek bir takım var.

Bir yandan da Rijkaard hamlesinin Fenerbahçe'nin Roberto Carlos hamlesine benzeyen bir tadı var. Avrupa'da en üst seviyede bilinen bir adamı getirmek, bilinilirliği arttırmak, imaj kazanmak. Fenerbahçe bu hamleyi futbol hayatı bitmek üzere olan bir sol bek ile başardı, Galatasaray ise yaşı genç bir teknik direktörle daha ileri gidebilir. Rijkaard'ın adı, Galatasaray'ın bu yaz yapacağı transferlerde ciddi bir referans olacak. Kewell ve Baros'ta olduğu gibi bir anda hiç beklenmedik isimlerin bir sabah ansızın Florya'da ortaya çıkmasını bekliyorum açıkçası.

Kısacası önemli bir teknik adam ve yoğurularak çok iyi bir takım olmayı bekleyen oyuncu topluluğu var şu anda Galatasaray'ın elinde. 2000 ruhu denen şey, arasıra hep geldi gitti ama şu anda belki de bir 2010 ruhu oluşuyor.

Ve yukarıdaki 2010 ruhuna bir de başkent lazım: Yeni Ali Sami Yen. Bu sezon son kez Mecidiyeköy'de oynayacağız inşallah maçlarımızı, bir sıkıntı olmazsa 2010-2011 sezonunda da Aslantepe yollarında olacağız. Çok sevdik, çok tarih yazdık ama 13 senedir yüzlerce kere gittiğim stad artık eski havasında değil. Tribün önlerine konan camlar, Kapalı Alt'ın geliştirilmesi, tuvaletlerin yenilenmesi değil; bizim artık baştan aşağı yenilenmeye ihtiyacımız var. Rahat rahat stada girip çıktığımızda, devre arasında oturacağımız koltuğumuz olduğunda daha bir coşku ile maçı izleyip takıma sahip çıkacağız büyük ihtimalle. Babamın Fenerbahçeli olmasından dolayı Şükrü Saraçoğlu yenilenirken taraftar profilinin de nasıl yenilendiğini bizzat gözlerimle gördüm. Ortaya hem daha efektif ve baskı altına alıcı bir taraftar profili çıktı hem de bunun yanında parasını verip rahat rahat maç izleyecek bir taraftar profili de kondu. Buradan gelen gelir ise çok ciddi bir şekilde Fenerbahçe'nin çehresini değiştirdi. TT Arena ile birlikte, aynısını ve muhtemelen daha büyüğünü Galatasaray da yaşayacak. Bilet fiyatları ucuzlamayacak, tam tersine artacak bence. Doluluğun da aynı şekilde artacağını tahmin ediyorum. Yıllarca dolu stada oynayacak Galatasaray da böylece, bir yandan da kasası dolacak, marka değeri artacak, daha iyi oyuncular gelecek. Doluluğun artacağını da şuradan biliyorum: Şu anda sahayı aynı yerden gören iki kombine koltuktan ASY'deki girişi-tuvaleti-oturulacak yeri berbat olan 1400 TL iken, Kadıköy'deki düzgünü ise 900 TL. Bu şartlarda stadın bu kadar dolması bile mucize.

Heyecan içindeki takımını, heyecan içindeki bir teknik direktörle, yepyeni ve çok güzel bir stadda izlemek her Galatasaraylı'nın hayali zaten. Bunun startı da verildi, bu yoldan geri dönmemek gerek!

6 Haziran 2009 Cumartesi

Rijkaard ve Yıldız Teknik Direktörlük Vol 2

Hafızam iddialı olmasa da ben hiç bir zaman bir teknik direktöre havaalanında böyle bir karşılama hatırlamıyorum. Adeta Lincoln'ün eski şaşaasını kaybetmesiyle tribünün aradığı ilah oldu Rijkaard. Ve bunun için bir çok sebep var. 

Daha önce kulüp kültürünün oluşumunda teknik direktörün hassas noktayı oluşturduğuna dair bir yazı yazmıştım. Bir süredir Galatasaray'ın futbolcu-TD-yönetim üçgeninin TD hanesi zayıf kalıyordu. Futbolcular takımı ele geçiriyor, yönetim müdahale ediyor ve gelen başarılar da planlama ile gelmiyordu. Şu anda bu denge ciddi bir şekilde sağlandı, hatta TD'nin lehine bile döndü diyebiliriz.

Futbolcu-TD: Hollanda Milli Takımı ve Barcelona'nın başında yaptığı çok önemli işler var, bir sürü blog bunu yazdı. Tekrar etmenin alemi yok. Bakınca, Galatasaray, Rijkaard'ın oynatmak isteyeceği oyun tarzına yakın bir takım. Ayağı pas yapan, teknik adamları olan bir klüp. Kewell, Arda, Baros, satılmazsa Lincoln, hatta kendine gelirse Nonda zaten uzun uzun anlatmaya gerek olmayan adamlar. Ama arkalarında da bu yapıyı besleyen bir takım var. Topal, Ayhan gibi ayağı iyi top yapan ön liberolar var. Hakan Balta gibi bir sol bek için fazla bir adam var. Iyileşirse Uğur Uçar, bakarsınız Sabri gibi adamlar var. Bunlar, Rijkaard'ın oynatacağını istediğini düşündüğüm pas oyununda kendilerini geliştirip, o düzene çabuk adapte olabilecek adamlar. Aynı zamanda yavaştan unutulmaya yüz tutan gençler var: bknz Alpaslan Erdem, Özgürcan, Semih Kaya, Murat Akça vs. Bu gençlerin artık gerçek anlamında kullanılacağını umuyorum. Galatasaray'ın elindeki kadronun işlevselliğinin sağlanması, yönetimin bu sene yapabileceği en büyük transfer aslında. 

Bir yandan da bu kadar güvenilen, tribünlerin saf sevgi değil aynı zamanda saygı ile de yaklaşacağı bir adam var kulübede. Yanında da Johan Neeskens gibi çok çok önemli bir yardımcı. Yani gelecekte kendini geliştirmek isteyen oyuncunun, sözlerini harfi harfine dinlemek isteyeceği bir teknik kadroya sahip GS. Lincoln bile, artık arıza çıkardığında, bu sefer tek başına kalacağını bilmeli. Bu tabiri caizse "tatlı bir yusuf yusuf"un, kadroyu olması gereken yere çıkaracağını düşünüyorum. 

Yönetim-TD: Bir de yönetime karşı yıldız teknik direktör var. Bu sene içinde yönetim, Skibbe'ye karşı veya ona istediklerini dikte edici hareketler yaptığında kimse sorgulamıyordu. Adnan Polat ve ekibi, Rijkaard gibi önemli bir adamı getirerek aralarındaki bir sürtüşmede taraftarları da karşılarına alma riskini de aldı aslında. Bunun şansa atılmış bir adım olduğunu zannetmiyorum. Bu da artık belli "grandplan"lere göre hareket edileceğinin işaretidir öyleyse. Bu denge, bozulmadığı sürece 3 tarafın birbirine karşı sorumlu olduğu ve taraftarın da en çok destekleyeceği yapıdır bence.

Yani yıldızlar hizalandı, güzel şeyler her an olabilir. Galatasaray'ın yeni sezonu büyük heves ile bekleniyor tarafımdan. 

Rijkaard ve Yıldız Teknik Direktörlük Vol 1


Acaba çok ciddi bir para mı önerdi Adnan Polat'la Haldun Üstünel, yoksa olmayan bir transfer bütçesi mi koydular önüne ama öyle veya böyle Frank Rijkaard Istanbul'a geldi, Galatasaray'a imza atmaya. Çok çok ciddi bir başarı gerçekten. 

Biraz link verelim, önce yurtiçi. Hürriyet, buradan vermiş haberi. Hollanda Milli Takımı'nın başında yaptıklarını görmezden gelip Barcelona'da patladığını sanmış Hürriyet, bir de Victor Valdes'i Portekizli yapmış. Sonra gelelim webaslan.com, Rijkaard'ın geliş hikayesine yer vermiş. Macera, aksiyon, entrika, kara melek. Ülke turumuzu daha nispeten elle tutulabilir bir kaynak ile bitirelim: Buyurun burdan NTVSpor'a. 

Dünyadaki yankılarına da ufaktan bir değinelim. El Pais, herkesten önce vermişti haberi aslında. El Leones de Estambul'un geçen sezonu hakkında da açıklayıcı bir yazı ile süslemişler, başarılı bence. Sonra tabi ki haberin yayınlanmasının başlı başına bir haber olduğu uefa.com var. Orada bizimle ilgili bir haberin çıkması direk haber oluyor nedense. Kısa ama öz ve net bir haber, biraz TRT kafası. Ama önemli bir noktaya değinmişler, 16 Temmuzda açılacak GS sezonu ile "Rijkaard has little time to waste" demişler. Hollandalı'nın takımı daha tanımadığı dünkü basın toplantısında belli oldu. Hakkaten önünde hızla yapılması gereken çok iş var. Hayırlısı. Buradan Almanya semalarına uçuyoruz. 4-4-2.com'un haberi burada, bir de bunun yanında Galatasaray'ın Juventuslu 22 yaşındaki ofansif ortasaha Giovinco ile de anlaşma imzalamak istediği haberi var. Enteresandır, bu haberi şu ana kadar başka hiç bir yerde görmedim. Ama Juventus'un gençlerinden birini almak güzel bir iş olsa gerek. Arkadaşı tanıyan varsa bir yorum ile şenlendirsin lütfen.

Bu işin haber turu kısmı, şimdi bir de Yıldız Teknik Direktörlük kavramına geçelim. Buradan...