henry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
henry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Batsın Bu Dünya

O kadar beklenmedik ve üzücü vefat haberleri, o kadar sık bir şekilde gelmeye başladı ki neyi nasıl yazacağımı bilemiyorum. Ekranların sessiz simalarından Orhan Şengürbüz'dü ilk ayrılan. Karısının yaşam mücadelesine, kendisinden çok şey vermiş olsa gerek ani bir beyin kanamasıyla hayatını kaybetti. Hayatın başta Şengürbüz ailesi olmak üzere hepimizi ters köşeye yatırması denilebilir buna en azından. Ercan Taner, kendi köşesinde arkadaşlarından gelen taziye haberlerinin ilk önce Vedat Okyar için olduğunu sandığını yazmış. Maalesef bugün o haberi de almış bulunuyoruz. Büyük Beşiktaşlı Vedat Okyar da dalgalı saçlarını alıp gitti. Iki güzel insanın da toprağı bol olsun.

Bunun yanında motorsporları dünyası da beklenmedik kayıplar verdi haftasonu. Hem 4 tekerlekte hem 2 tekerlekte dünya şampiyonu olan tek kişi John Surtees'in oğlu Henry Surtees, Brands Hatch'te yapılan F2 yarışında bir başka aracın kopan tekerleğinin kendisine isabet etmesi sonucu daha 18 yaşında hayatını kaybetti. Gerçek anlamda görülmez kaza, bu kadar erken ve beklenmedik olması çok daha acı veriyor. Son vefat haberi de Bulgaristan'dan. Seneye Dünya Ralli Şampiyonası'na dahil olma adayı Bulgaristan Rallisi'nde Brain Lavio'nun Peugeot 207'si 7. etapta yoldan hızlı bir şekilde çıkmış ve sağ tarafını bir kayaya çarpmış. Lavio'nun co-pilotu Flavio Guglielmini de olay sırasında hayatını kaybetmiş. Pilot ise yaralı ve hastanede. Bu olaydan sonra Bulgaristan Rallisi de iptal edilmiş.

Eski Celtic'li John Hartson'dan gelen haberler de pek iç açıcı değil maalesef. 34 yaşındaki forvete geçen hafta testis kanseri teşhisi konmuştu, daha sonra da hastalığın ciğerlere ve beyne sıçradığı anlaşılmıştı. Durumunun kritik olduğu haberleri dolaşıyor an itibari ile. Umarım zor mücadelesini yener ve sağlığına kavuşur kendisi de.

Haftaya çok güzel bi başlangıç olmadı, inşallah başka kötü haber duymayız. Bu post bitmeli artık.

3 Mayıs 2009 Pazar

Kutega

Şimdi, kutega da ne ola ki? Aslında kabaetimin eseri bir kelime, fikir şuradan çıktı ama: Barcelona'yı dün akşam izledikten sonra düşündüm ki, madem bu adamlar futbola yeni ufuklar getiriyorlar ve yapılmamış şeyleri yapmayı bir vizyon ediniyorlar, biz de bu yeni kavramları anlatmak için yeni bir dil veya terimler silsilesi yaratalım. Kutega da bunun eseri.

Ben derim ki, kutega, Barcelona'nın oynadığı, futbol benzeri bir oyundur. Barcelona Profesyonel Kutega takımı, her hafta bir (veya iki) futbol takımı ile oynar. Başka bir takım yaptığı zaman kısa pas dediğimiz ama Barcelona Kutega takımının çok hızlı ve seri şekilde yapmasından dolayı sadece kısa pas olarak adlandıramayacağımız olaylara orşina diyelim mesela. Yani diyebiliriz ki "Barcelona güzel orşinalarla kutega'nın güzelliklerini sergiliyor", mesela. 

O kadar garip hissetmeyin, çocukken rövaşata kelimesini ilk duyduğunuz güne geri dönün yeter. 

Şaka bir yana, Barcelona'nın oynadığı oyunu reklam yapmalılar. Mesela futbolun çok önemsemediği tek yer olan ABD'de gösterilsin. Ama o zaman da insanları hayallerle kandırmış oluyoruz, sonuçta bunu yapabilen bir tek takım var. Adamlar "ya bu futbol da güzel oyunmuş" diyip MLS izlicekler, sonra da "hastir leyn, paramızı geri verin, bize böyle olacağını dememişti kimse" diyecekler. 

Neyse, kelimeler kifayetsiz, hedefler yakın. Blaugrana'nın keyfi yerinde...