kimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2009 Cumartesi

Rallici Raikkonen

Kimi Raikkonen, Formula 1 gridindeki 3 üstün yetenekli pilottan biriydi Hamilton ve Alonso ile beraber. Ama disiplinsizliği, James Hunt-vari başına buyrukluğuyla ve donukluğuyla diğer ikiliden net bir şekilde ayrılıyordu. 2007 Brezilya'da bile, şampiyonluk turunu atarken pek coşmamış ve baya cool karşılamıştı mucizevi şampiyonluğunu.

Dün yaptığı açıklamadan önce bir kareye daha götürmek istiyorum sizleri. Bu senenin Malezya GP'si, çok ciddi muson yağmurları ile durdurulmuş ve devam edip etmeyeceği bilinmiyor. Pilotlar genelde ya kokpitte bekliyorlar kararı ya da araçlarının yanında. Ama Kimi, garaja geri dönmüş, tulumunu çıkarmış, elinde dondurması muhabbet ediyor. Kısacası adam rahat. Daha sonra takım, aracının KERS'indeki sorundan dolayı zaten yarışa tekrar başlamasının imkansız olduğunu açıklasa da spekülasyonların sonu gelmemişti.

Ve Kimi Raikkonen, aynı vurdumduymazlıkla kararını açıkladı: Seneye Dünya Ralli Şampiyonası'nda yarışacak. Citroen'in junior takımında Norveçli Oiger ile takım arkadaşı olacak ve Loeb'ün ellerinde yıllardır şampiyon olan C4'ü kullanacak. Zaten WRC hayallerini hiç bir zaman gizlememiş ve zamanı gelince bu disiplini de denemek istediğini belirtmişti. Hatta şu ana kadar zaten bir kaç yarışta gazozuna direksiyon sallamıştı. Mclaren ile görüşmelerin istediği gibi gitmemesi, ilk önce F1'den bir senelik bir ayrılığa, daha sonra da WRC kariyerinin başlangıcına dönüştü. Hayırlı olsun ne diyelim.

Citroen takımı patronu Quesnel, daha iki gün önce dedikoduları yalanlamış ve "bizden kimsenin Kimi ile konuştuğunun bile farkında değilim" demişti. Bugün, kendisini takımda görmekten ne kadar mutlu olduğunu belirtiyor. Içine Özhan Canaydın kaçmış heralde.

Bir detayı daha atlamayalım. Raikkonen'in co-pilotu, Tomi Makkinen'in üstüste şampiyonluklar kazandığı sırada yanında oturan Kaj Lindström yapacak.

Peki Raikkonen, 1 yıllık Citroen kontratının ardından Formula 1'e döner mi? Şahsen hemşerisi Hakkinen gibi, 1 senelik ayrılıktan sonra döneceğini hiç zannetmiyorum. Bir kere maddi anlamda hiç bir ihtiyacı yok. Aynı zamanda kuvvetle muhtemel, seneye yarış kazanabilecek araçlardan hiçbirinde yer açılmayacak. Kimi de orta sıralarda boğulacağı bir takıma gelmek istemeyecektir. Ayrıca adam doydu F1'e. Yetti onun için, öyle de davranıyordu. WRC, onun için yeni bir motivasyon olur. Açıkçası F1'e döneceğindense, ralliden sonra snowboard kariyeri yapması daha muhtemel geliyor bana. Bize de yarışmaya başladıktan sadece 3 yıl sonra F1'e kadar yükselen, süperlisans verilmesi bile olay olan Finlandiyalı'ya iyi şanslar dilemek kalıyor. Bu sayfalar eksik kalacağını zannetmiyorum ama.

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Schumacher Ferrari'de


Bütün gün "geliyor", "gelmiyor", "sakat zaten" denildikten sonra akşam resmi olarak açıklandı: Formula 1 efsanesi Michael Schumacher, Massa'nın yerine yarışmayı kabul etti. Kırmızı şahlanan atına dönüyor yani Alman.

Kelimeler kifayetsiz. Bir yandan genç bir pilotu denemenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum, bir yandan Kimi Raikkonen ve Michael Schumacher ikilisini yıllarca aynı takımda hayal ettiğimi ve en beklemediğim anda bunun gerçekleşmesine şaşırıyorum ama aslında şu an ne yazsam boş gibi hissediyorum.

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Monaco da Güzel, Kafam da

"Monaco Grand Prix'sinde kazanmak için yarışıcam. Ama podyuma çıkarsam da çok üzülmem."

Kimi Raikkonen
5 yarıştan sadece 3 puan aldığını unuttuğu anlardan

12 Mayıs 2009 Salı

Massa vs Benzin-Gate


Ferrari bu sene belli ki çok sorunlu; yazmaya başladık, bir post doldu taştı, ikinciyi yazmak zorunda kaldık. Ama hala yeni sorunlar ortaya çıkıyor. 

Ispanya GP'sinin son turlarında yaşanan "benzin-gate", aslında incelenesi bir durum. Ferrari, şampiyon olduğu yıllarda bile dayanıklılık sorunları yaşamıştı. Ama hızıyla arayı kapıyor, yine başa güreşiyordu. Bu sene hız çok açıkça yok. Dayanıklılık yine yerlerde. KERS sistemini kullanan ender takımlardanlar ama performansa yardım etse de dayanıklılıktan götürüyor. Çift difüzör çözümü daha oturmuş değil. Bir de şimdi benzin sorunu eklendi. 

Sıralama turlarından Felipe Massa 4. olmuş ve küçük çaplı bir sürpriz yapmıştı. Bir de benzin yüklerinde önündekilerden daha ağır olduğu ortaya çıkınca tifosilerin mutluluğu artmıştı: Acaba kabus sonunda bitti mi? Brawn'lardan çok daha fazla tur atacaktı Brezilyalı ve eğer o zamana kadar onlara ayak uydurabilirse pitlerde geçebilirdi. Ama Brawn'lardan hemen sonra o da pite girince herkes şaşırdı. Yarıştan sonra anladık ki Ferrari'nin benzin harcaması, Brawn'ınkinden çok daha fazla. Yani daha fazla benzin yükü ve ağırlıkla aynı mesafede yolu yapabiliyorlar. İşte Ferrari'nin faka bastığı an. Çözülmesi gereken ciddi bir sorun daha. Bununla beraber, benzin aktarım ünitesi normal çalışmayınca Felipe Massa'ya benzin tasarrufu emri verildi. Yapmazsa son turda aracı duracaktı; düşünemiyorum, yaşanabilecek en utanç verici durum heralde. Bunun yaşanmaması için Massa, ayağını gazdan çekti. Önce Vettel'e, 2 tur sonra da 15 saniye gerideki Alonso'ya geçildi. Tıngır mıngır giderken neredeyse Heidfeld'e bile geçiliyordu. Yarıştan sonra açık açık söyledi: "Bu sene benim için bitmiştir!"

Benzin sorunu Monaco'da çok üstünde durulması gereken bir durum olmayacak. Ama aynı zamanda Prensliğin dar ve virajlı sokaklarında KERS avantajlarını da kullanamayacaklar (tünele girerkenki an hariç). Formsuz Kimi, demotive Massa ve yetenekleri kısıtlı teknik ekip ile Monaco'nun sorusu şu olacak: Ne kadar daha kötü olabilir?

28 Nisan 2009 Salı

Avrupa Sezonu Öncesi Son Çıkış

Sıcaklar altında, şeyhler önünde, yağmursuz/güvenlik araçsız, sonunda gazlı meyve suyu olan bir Formula 1 yarışı izledik haftasonu Bahreyn'de. Neredeyse bütün aksiyon ilk turda oldu zaten, sonrası 3-4 sene öncenin pit stop taktikleri ile dolu yarışlarına benzedi. 

Toyota'lar hafif ve önde olmanın avantajını kullanamadılar, çok bekledikleri ilk galibiyeti alamadılar. Nedense sıralama turlarındaki başarılarını bir türlü pazar gününe yansıtamıyor Japon takım, en büyük sorunları bu bence. Vettel'in yarışının akıbeti zaten ilk virajda belli olacaktı, aynen de öyle oldu. Elinde avantajlar (ağır benzin yükü sayesinde fazladan atacağı turlar ve buna rağmen çok hafif Toyotaların arkasında 3. başlaması) ve dezavantajlar (ağır benzin yükü ile yavaş kalkma ihtimali ve ağır aracın lastikleri fazla aşındırması) vardı. Startta yapması gereken sıra kaybetmemekti, özellikle de Button'a. Ama işte o kritik yeri kaybetti startta, sonra da hep Button'ın arkasında kaldı. Böylece Jense de bu sezonki 3. yarışını kazandı. Yine de belli ki Brawn, ilk yarışlardaki kadar önde değil herkesten. Hele de Avrupa sezonuna herkes ciddi yeniliklerle girecekken onların geliştirme yarışında atacağı adım, şampiyonadaki kaderleri için çok ciddi bir gösterge olacak. 

Hamilton özellikle startta bir anda parladı, sonra da asıl yerine çekildi. 4.lük yine de iyi bir yer onlar için, Mclaren gittikçe geliştiriyor kendini. Özellikle de sezonun ikinci yarısı yarış kazanma potansiyeline ulaşacaklar gibi. Yine de şu anda bir tane Brawn'ı geçmek bile önemli bir başarı. 

Silver Arrow'ların ezeli rakibi Şahlanan At'lar da ilk puanlarına sonunda ulaştılar; biraz ite kaka da olsa... Luca di Montezemolo bile gelmişti Bahreyn'e, ki çok yaptığı bir şey değildir. Ona rağmen neredeyse ilk virajda Massa ile Raikkonen birbirlerini yarış dışında bırakıyordu. Massa yeni bir burun için pite girmek zorunda kaldı ve yarışı o anda bitti ama neyseki Kimi 6.lıkla 3 puan aldı ve Ferrari'yi tarihinin en kötü sezon başlangıcı rekorundan kurtardı. Onlarla ilgili analizi yazmaya da başladım, o da yakın zamanda gelecek inşallah.

Ilk turlarını lider götürdüğü yarışta 7. olan Timo Glock ise Mark Webber ile beraber bir başka hayal kırıklığı. Heikki Kovalainen de. BMW'lerin ikisi de. Hele ki BMW... Yarışı son iki sırada tamamladılar, hem de Nakajima hariç herkesin bitirdiği bir yarışı. Bu utançtan sıyrılmak için Avrupa sezonunda çok ciddi atılımlar yapmaları lazım. Nakajima ise yarışı bitiremeyen tek pilot olarak görevini yerine getirdi...

Herkes artık önündeki maçlara bakacak, zira Doğu Turu bitti. Arkada kalan bütün büyük takımların beklediği Avrupa sezonu 10 gün sonra başlıyor. Ferrari'nin Ispanya'da yarıştıracağı yenilikler yeteri katkıyı yapamazsa bu seneyi bırakıp şimdiden bir sonraki seneye hazırlanacağı dedikoduları var. BMW de çok ciddi aero atılımları yapacağını ilan etti şimdiden Ispanya'da. Mclaren zaten gelişme sürecine başladı bile. Brawn cephesi ise oldukça sessiz, onların yapacakları karşı hamleler de aynı şekilde önemli. Türkiye GP'sine ise 3 yarış kaldı!!!

23 Nisan 2009 Perşembe

Ferrari Alacakaranlık Kuşağı (Kronoloji)

Uzun zamandır beklenen post geliyor sonunda. Geçen senenin Markalar Şampiyonu, 21. yüzyılın en başarılı takımı Ferrari'nin 2009'daki büyük çöküşünün arkasındaki sır perdesini aralıyoruz!!! Az sonra...

Bu seneki sıkıntılar aslında geçen sene başladı Ferrari'de. Son ana kadar devam edilen, çok ateşli bir rekabette Markalar Şampiyonluğu kazanılıyordu ama son yarışın son virajında Pilotlar Şampiyonası'nı Hamilton'a kaptıran Massa'nın gözyaşları, o zamanki umudun boşa çıkmasıydı. (Bu noktada sizlere F1.com'daki yarış videolarını kesinlikle tavsiye ediyorum, inanılmaz güzel ve heyecanlılar; kaçırmayın). Son viraja kadar yarışan takım, bu sezon gerçekleşen çok ciddi kural değişikliklerine tam da konsantre olamadı, zira son ana kadar o kanat bu beygir hala debeleniyordu. Kural değişikliklerine karşı yapılan yeterli olmayan çalışmalardan gelen sinyaller de hiç iyi değildi. Takımdan yetkililer bile bir süre sonra inkar edemez hale geldi: Ferrari, KERS'i bir türlü geliştiremiyordu. Bu sene için opsiyonel olan sistemi, sezon başında kullanmayacakları da söyleniyordu hatta. Sonra araç tanıtıldı, yeni sezon testleri başladı ve Ferrari, en hızlı araba ilan edildi. Şahsen ben arada ne olduğunu anlamadım, iki gün önce ağlayan takım şimdi "şunlar belki rakibimiz olabilir" diye rahat konuşuyordu. 

Asıl sallanan ise ezeli rakipleri Mclaren'di. BMW ile kıran kırana savaşacakları tahmin ediliyordu pundit'ler tarafından. Sonra, martta tanıdık bir isim bir anda moralleri bozdu. Brawn GP, Ferrari dahil herkese bir nanik çaktı ve gridin en hızlı aracı oluverdi. Hani şu 2 hafta öncesinde batan takım. Bazıları gözlerine inanamayıp "yok canım az benzindir, yok canım sponsor arayışıdır" dedi, bazıları ise alt çenesini yoldan topladı.

Neyse yaz tatili bitip bütün çocuklar okula döndü sonunda, elde yaz ödevleri ile. Ferrari, o bilinmeyen arada KERS ile ilgili sıkıntılarından kurtulmuş ve Melbourne gridinde yeni sistemle yer almıştı. Sıralamada 6-7. sıraları alan Kimi ve Felipe, cumartesi akşamı herşeyin çok iyi olmadığını ama ertesi gün yarışta avantajlı olabileceklerini söylüyorlardı. Bilselerdi ki Massa'nın bu 6. başlangıç pozisyonu, yazıyı yazdığım şu gün hala geçilebilmiş değil, belki de Melbourne'den direkt eve dönerlerdi. Pazar günü de hiç bekledikleri gibi geçmedi. TRT'nin çoğunu gösteremediği yarışta iki Ferrari de hem tempo olarak yavaştı, hem de dayanıklılık sıkıntıları ile yolda kaldılar. Hemen bir sene öncesine, Avustralya 2008'e dönelim. O yarış bittiğinde de Ferrari puan alamamış ve dahası iki motor arızasıyla rezil olmuştu. Nolursa olsun, bu seneki daha kötü bir sinyaldi. Çünkü araç hem dayanıksızdı (gecen seneki gibi) hem de yavaştı (ki asıl sorun buydu). Aynı motoru kullanan Toro Rosso ile 2 pilotuyla birden puan alıyordu. Işlerin iyi gitmediği aşikardı ama olmayacak iş değildi. Malezya'da herşeyin düzeleceği ve sihirli değneğin aslında ellerinde olduğunu düşünüyordu takım, bir de şu diffuser olayı açıklığa kavuşsa... 

Malezya'da da işler çok yolunda gitmedi. Hem de daha cumartesiden... Massa, ilk sıralama seansında nasılsa yeteri kadar iyi bir tur atıp takılıyorken, bir anda 16.lığa inip oracıkta kalıverdi. Ilk defa bir Ferrari, sorun yaşamıyorken Q1'de takılmıştı. Tek açıklama yine Felipe'den geldi: "Eskiden çok hızlıydık, rahat geçiyorduk, artık herşeyi buralarda bile kendimizi salmamamız lazım". Pazar günü gümbür gümbür gelip yarışı kafasına göre bitiren yağmur aslında, birilerine de süper bir kıyak geçmişti. Keza yarış tekrar başlasaydı Kimi Raikkonen, başlayanlar arasında olmayacaktı. Button ve diğer herkesin arabasının içinde beklediği 40 dakika boyunca Kimi üstünü değişmiş dondurmasını yiyerek takılıyordu. En başta çok eleştirilen Finli'nin, KERS sisteminin zaten bozulduğu ve başlayamayacağı sonra anlaşıldı. Bir rezalet, yağmur sayesinde sessiz bertaraf edilmişti ama Sepang'dan da puan çıkmadı. Çin öncesinde Ferrari, her ne kadar performans avantajı sağlasa da henüz güven kazanamayan KERS'leri kullanmayacağını açıkladı. Görünüşe göre Massa her hafta daha cesur çıkışlar yapıyordu bu arada; "Araç zaten yavaştı, iyice yavaşladı KERSsiz, işimiz tamamen şansa kaldı". O şans da Felipe'nin yanında değildi, ilk defa elle tutulur bir performans sergilerken (13.lükten başladığı yarışta 3.lüğe çıkmıştı) bu sefer de elektronik bir hata aracı kapatmış, Güvenlik Aracı periyodunda Brezilyalı kenara çekivermişti. Raikkonen'in savaşı ise ilk 10'a girmek içindi. Yani an itibari ile Ferrari, 3ün birini bile bulmuş değil. 

2008 Markalar Şampiyonu Ferrari, Katar GPsi öncesi puan alamamış iki takımdan biri. Sıralamanın sonunda Force India'ya eşlik ediyor. Bu, işin kronolojisi. Sırada kişisel yorumlarım ve analizlerim var.