sezon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sezon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2009 Salı

Avrupa Sezonu Öncesi Son Çıkış

Sıcaklar altında, şeyhler önünde, yağmursuz/güvenlik araçsız, sonunda gazlı meyve suyu olan bir Formula 1 yarışı izledik haftasonu Bahreyn'de. Neredeyse bütün aksiyon ilk turda oldu zaten, sonrası 3-4 sene öncenin pit stop taktikleri ile dolu yarışlarına benzedi. 

Toyota'lar hafif ve önde olmanın avantajını kullanamadılar, çok bekledikleri ilk galibiyeti alamadılar. Nedense sıralama turlarındaki başarılarını bir türlü pazar gününe yansıtamıyor Japon takım, en büyük sorunları bu bence. Vettel'in yarışının akıbeti zaten ilk virajda belli olacaktı, aynen de öyle oldu. Elinde avantajlar (ağır benzin yükü sayesinde fazladan atacağı turlar ve buna rağmen çok hafif Toyotaların arkasında 3. başlaması) ve dezavantajlar (ağır benzin yükü ile yavaş kalkma ihtimali ve ağır aracın lastikleri fazla aşındırması) vardı. Startta yapması gereken sıra kaybetmemekti, özellikle de Button'a. Ama işte o kritik yeri kaybetti startta, sonra da hep Button'ın arkasında kaldı. Böylece Jense de bu sezonki 3. yarışını kazandı. Yine de belli ki Brawn, ilk yarışlardaki kadar önde değil herkesten. Hele de Avrupa sezonuna herkes ciddi yeniliklerle girecekken onların geliştirme yarışında atacağı adım, şampiyonadaki kaderleri için çok ciddi bir gösterge olacak. 

Hamilton özellikle startta bir anda parladı, sonra da asıl yerine çekildi. 4.lük yine de iyi bir yer onlar için, Mclaren gittikçe geliştiriyor kendini. Özellikle de sezonun ikinci yarısı yarış kazanma potansiyeline ulaşacaklar gibi. Yine de şu anda bir tane Brawn'ı geçmek bile önemli bir başarı. 

Silver Arrow'ların ezeli rakibi Şahlanan At'lar da ilk puanlarına sonunda ulaştılar; biraz ite kaka da olsa... Luca di Montezemolo bile gelmişti Bahreyn'e, ki çok yaptığı bir şey değildir. Ona rağmen neredeyse ilk virajda Massa ile Raikkonen birbirlerini yarış dışında bırakıyordu. Massa yeni bir burun için pite girmek zorunda kaldı ve yarışı o anda bitti ama neyseki Kimi 6.lıkla 3 puan aldı ve Ferrari'yi tarihinin en kötü sezon başlangıcı rekorundan kurtardı. Onlarla ilgili analizi yazmaya da başladım, o da yakın zamanda gelecek inşallah.

Ilk turlarını lider götürdüğü yarışta 7. olan Timo Glock ise Mark Webber ile beraber bir başka hayal kırıklığı. Heikki Kovalainen de. BMW'lerin ikisi de. Hele ki BMW... Yarışı son iki sırada tamamladılar, hem de Nakajima hariç herkesin bitirdiği bir yarışı. Bu utançtan sıyrılmak için Avrupa sezonunda çok ciddi atılımlar yapmaları lazım. Nakajima ise yarışı bitiremeyen tek pilot olarak görevini yerine getirdi...

Herkes artık önündeki maçlara bakacak, zira Doğu Turu bitti. Arkada kalan bütün büyük takımların beklediği Avrupa sezonu 10 gün sonra başlıyor. Ferrari'nin Ispanya'da yarıştıracağı yenilikler yeteri katkıyı yapamazsa bu seneyi bırakıp şimdiden bir sonraki seneye hazırlanacağı dedikoduları var. BMW de çok ciddi aero atılımları yapacağını ilan etti şimdiden Ispanya'da. Mclaren zaten gelişme sürecine başladı bile. Brawn cephesi ise oldukça sessiz, onların yapacakları karşı hamleler de aynı şekilde önemli. Türkiye GP'sine ise 3 yarış kaldı!!!

11 Nisan 2009 Cumartesi

Derby Della Bosfor

Belki Mclaren ihracın eşiğinde, Çin GP'sine bi hafta kaldı ve diffuser problemi çözülmek üzere ama galiba bu aralar onları yazamayacağım; hepimize malum olduğu gibi bu hafta sonu Türkiye'nin en güzel maçı Galatasaray-Fenerbahçe maçı var. 

Aslında bir sürü güzel futblogcu var, derbiyi bir süredir zaten yakından takip eden, enteresan inceleme yazıları yazan. Yeni ne katabilirim diye düşünsem de adı "ezeli rakip ebedi dost" olan bir blogun buna değinmemesi abesle iştikal. 

Bir kere şöyle bir mini araştırmayı gözler önüne sereyim. Yabancı basın acaba ne yazıyor diye merak ettim, Google'da "Galatasaray Fenerbahce Derby" yazdım. Sadece Türkçe sayfalar çıktı karşıma, yani dünyanın en büyük 3-4 derbisinden biri Dünya'nın pek de umrunda değil. Yalnız UEFA'nın sayfasındaki şu haberi atlamayalım, arada bahsetmişler. 

Peki taraftar psikolojileri nasıl maçtan önce? Malumunuz, iki takımın da sezonu tatsız-berbat ekseninde geçiyor, nadir maçlar hariç. Tat açısından, Galatasaray'ın ufak bir üstünlüğü var. Avrupa'da güzel bir kaç maç gördük, ligde bazı dominant galibiyetler vardı. Fener'in bu konuda bi Hacettepe kuşatması vardı, onun da çok arkası gelmedi. Tabi durumlar böyle olunca iki takımın taraftarları da heyecandan çatlamıyor. Hatta "mümkün olsa iki takım birden 0 puan alırdı bu maçtan" diye yorumlar bile var. Tabi ki die-hard fanatiklerin kıvamı daha farklı. Hazır nanemolla geçen sezonun acısının çıkma maçı. Kadıköydeki maçların direk Fener'e yazılmasından dolayı asıl rekabet daha çok Ali Sami Yen'de yaşanıyor. Eğer Fener alırsa "iki maçta da koduk" olacak, Cimbom alırsa sezon güzel bi Fener galibiyeti ile kapanacak içler rahat olacak. Yani dalga konuları şimdiden hazır, pazartesi ofiste kan akacak - berabere bitmezse.

Ayrıca iki takımın da savunmasında ciddi eksikler olması, eğlencenin bir daveti. Güzel ataklar, melaikelerin kaleyi koruduğu anlar ve bahtlı-bahtsız pozisyonların bol olacağını düşünüyorum. Mücadelenin yüksek ama futbol seviyesinin vasat çizgisinin etkisinden kurtulamayacağı bir maç bekliyorum açıkçası. Tabi ki sonunda da Galatasaray kazansın istiyorum. 

Bakın hiç Emre konusuna değinmedim, tansiyonu yükseltmedim, iyi oynayan kazansın'cıyım. Şunu belirteyim, Emre'nin ilk Italya'ya gittiği yıldan beri küçükken Fenerli olduğunu ve Aziz Yıldırım'ın yıllardır Emre'yi almak için "shake that ass"ini yırttığını biliyordum. Yani bu transfer benim için hiç sürpriz olmadı, bayadır kendimi alıştırmıştım. Yine de Fener için destekten çok töstek olmuştur. Kısacası Emre'ye küfredip soprano sesimi yırtmicam, takımıma tezahürat etmeyi yeğlerim. Hepinizi öperim.

27 Mart 2009 Cuma

F1'de Bu Haftasonu


Nedense bu aralar blog yazacak konu var ama tam yazmaya baslayacagim, useniyorum, hayirdir insallah. Neyse, futblogcu arkadaslar hep haftasonlari oynanayacak maclarin programini yapip koyuyorlar. Eh ayni seyi tekrarlamak yerine biz de Formula 1'in TV programini koyalim. 

Yayinlar, bu sezon dahil olmak uzere 3 sezon boyunca TRT'den yayinlanacak. Buradan Gol Atan Kaleye ekibinden Mustafa Taha'ya tesekkurlerimi iletirim, ben kek kek CNN Turk'u acacaktim neredeyse. Serhan Acar ve Okay Karacan duetine ise yazinin ilerleyen kisimlarinda deginicem.

Programa gelelim:

  • Cuma gunu antreman turlari zaten oldu bitti, gun icinde onlar hakkinda da yazicam. 
  • Cumartesi antreman turlari TSI 05.00'da ve TRT yayinlamiyor. Siralama turlari sabah 8'de, canli yayini 15 dakika oncesinden basliyor.
  • Pazar gunu yaris 9'da, TRT'nin mesaisi 8.30'dan itibaren. Anladigim kadarinca herhangi bir tekrari olmayacak gun icinde, o yuzden Ispanya-Turkiye macini bir NBA macina, onu da Avustralya GP'sine baglarsaniz iyi edersiniz. 

Gelelim isin yayin kismina. Serhan Acar feat. Okay Karacan, cok iyi bir secim gercekten. Serhan Acar zaten bu isin icinden geliyor, CNN Turk'te yarislari gayet guzel sunuyordu. Yine de yurtdisindaki yayinlara bakinca birden fazla sunucu ile beraber, heyecanli gecmeyen yarislarda da seyircinin ilgisi ust seviyede tutulabiliyordu. Serhan Acar ise cok dogal olarak bayik yarislarda bu konuda sikinti cekiyordu, tek basina kalmasindan dolayi. Mesela Amerika'da F1'i yayinlayan Speed TV'de 4 kisi var. Bazen tamamen geyige donebiliyor muhabbetler oyle olunca, o ayri. Neyse Serhan Acar'in yanina Okay Karacan gibi bu isten iyi anlayan ve sunucu olarak da cok begendigim, isini hakkiyla yapan birinin gelmesi bu seneden itibaren bu isten cok daha fazla zevk alacagimizi gosteriyor. TRT'ye seciminden dolayi bravo!

9 Mart 2009 Pazartesi

"Brawn"sal Güçler


Honda'nın sezon sonunda ayrılması öyle bir etki yaratmıştı ki Formula 1 dünyasında, herkes şapkasını önüne koyup nasıl bütçelerde kesinti yapabiliriz diye düşünmeye başladı. Formula One Teams Association (FOTA), çok ciddi değişiklikler için FIA ile pazarlık yapıyor. Ama daha önce burada yazdığımızda akıbeti belli olmayan Honda'nın kaderi sonunda belli oldu. Ross Brawn ve Nick Fry takımı satın aldılar, yani cevabı gökte ararken yerde buldular. Onlar bundan böyle Brawn GP.

Henüz sponsorsuz renkleri beyaz, yeşil ve siyah. Mercedez-Benz motorları kullanacaklar. Bir yandan da takımın akıbeti belli olmasa da kış boyunca yeni aracın geliştirilmesine devam edildiği haberleri var, bu onların işlerini ne kadar kolaylaştırır bilinmez ama meyvelerini topluyor gibiler. Bugün itibari ile 10 takımın birden katıldığı, sezon başlangıcından önceki son testte ilk defa pite çıkan ve akranlarıyla boy ölçüşen takım, 4.lük gibi son derece beklenmedik başarıda bir iş çıkarmış. Test sezonunda kimin ne olduğu tam belli olmaz denir, yarışları görelim derler. Yarışlar başlar, Avustralya, Bahreyn, Malezya derken bu sefer de "Avrupa Sezonu" beklenir kimin ne olduğunu görmek için. Yani geride olanların, hayal kırıklıklarının hep bir sebebi vardır. Brawn GP, bunların arkasına sığınmadan çok güzel bir iş çıkarmış. 

Ross Brawn, zaten Ferrari yıllarında Michael Schumacher/Ferrari hanedanın en önemli taşlarından biriydi. Kendi adı altındaki takımda da çok iyi işler çıkaracağını düşünüyorum. Jenson Button'ın bu takımda olacağı kesindi; Bruno Senna gibi hem kanında Formula 1 olan hem de gelecek vaad eden bir genci seçmeyip yerine artık yolun sonuna yaklaşan Rubens Barrichello ile devam etmesi şu an için mantıklı gözükmese de aslında doğru bir seçim bence. Bir takım yeni kurulmuş ve sezonun başlamasına 20 gün kala ilk testini yapıyorsa, eldeki tecrübenin maksimuma çıkarılması çok önemlidir. Yani bir rookie'ye teknik feedback'in nasıl verileceğini öğretmek, takımın yapacaklarının listesinde olmamalı şu anda. 

Kafama takılan bir soru, Brawn'ın yıllarca beraber çalıştığı Ferrari'den değil de Mercedes'ten motor temin etmesi. Ferrari, Force India ile olan motor paylaşımını bitirmişken Brawn'a yardım elini uzatabilirdi. Kapılar ardında neler oluyor acaba?

Bu blogda Force India'nın grid'in dibine demir atmasına oluşabilecek tek engelin Honda'nın geri dönmesi demiştik. Bu kehanetin ne kadar tutacağını göreceğiz ama elimizdeki tek veri olan bugünkü Barcelona testini baz alırsak Brawn GP, orta sıraları zorlayabilecek bir görüntü sergiliyor; Force India'dan çok Toro Rosso seviyesindeler sanki. Yine de kendileri ile aynı motoru kullanan Hintlileri geçseler bile yetecek bir başarı bu sene için...

Sezonun başlamasına 20 gün kalması içimi kımıl kımıl ediyor şimdiden, Turkcell Süper Lig kadar heyecanlı...