belözoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belözoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2009 Salı

Emre Belozoglu Dolari

Yukarida gordugunuz para, pazar aksami Ali Sami Yen kapalisinda dagitildi desteler halinde. Simdi iki farkli bakis acisi yazicam, sizin ne dusundugunuzu soracagim sonra da.

Birincisi, bunun, bir taraftar grubunun sevmedigi bir insana attigi zararsiz bir tas olarak gorulmesi olabilir. Kimse kimseyi sevmek zorunda degil, bunu da esprili, kimseye zarar vermeyen bir yolla gostermisler diyebiliriz. Yani ifade ozgurlugu kategorisine giriyor yapilan.

Ikincisi de birinin kisilik haklarina saldiri, eziklik ve bunu bu tip yollarla ortaya koymak olarak dusunebiliriz. Hem Emre'nin yuzunu paraya koyarak ona "bes paraliksin" diye bir laf atma hem de United Gays of Kadikoy diyerek seksist bir yaklasim var. 

Sahne senin blogosfer!

13 Nisan 2009 Pazartesi

Fos Bir Pazar Aksami

Bir cok kisiye gore sezonun en onemli karsilasmasi oynandi dun, haftalardir geri sayildi, son hafta analiz ustune analiz yapildi, yazildi cizildi ama ne oldu sonunda? Koca bir hic. Elbette ki bir El Classico kadar oyun beklemiyoduk ama iki takimin da iyi hucum-kotu defans yaptigini dusunurseniz beklentiler cok daha yuksekti, en azindan bende. Iddaa'ci olsam ust yazacagim bi macta. Ama tehlikeli pozisyon sayisi bile ust yapamamis olabilir. 

Ilk yari Galatasaray, Baris-Ayhan'in ortasahaya set kurmasiyla Fenerbahce'yi uzun toplarla cikmaya mecbur birakti. Onlari da Emre Asik ile Mehmet Topal toplayinca ilk 45 dakikanin geneli Fener'in yari sahasinda oynandi. Galatasaray ise her topa ilk mudahale etme ilkesini yerine getirdi, topu guzel cevirdi ama ceza sahasi cevresindeki joga bonito'sundan pozisyon uretemedi. Ikinci devre Fener oyunu dengeledi ama erken oyuncu degisiklikleri ile hem erken yoruldu hem de eli kolu baglandi. Galatasaray ise malumunuz, 60. dakikadan sonra diller disarida. Bu da bize Skibbe'nin son kalan mirasi; sezon oncesi kondisyon yuklemesi yerine antreman iptalleri ile futbolcularin gonlunu calmisti. Zaten macin son anlarinda yasanan sacmaliklarin sebebi de bu basiretsizlik iki taraftan da. 

O kavgaya gecmeden once bir de su kismet isine gireyim dedim. Fenerbahce, Galatasaray'a karsi bu kadar ustun oynasan, ablukaya alsa gule oynaya 10 tane tikiverirdi. Galatasaray ise bir tane bile atamadi. Bir gol gelse iki takim icin de gerisi gelebilirdi ama o denge bir turlu bozulamadi. Kismet, baska turlu aciklayamiyorum hakkaten.

Gelelim fasulyenin faydalarina. Zaten 90 dakika birsey becerememenin siniri ile diken ustunde yasayan futbolcular, Kadikoy Kasabi Lugano'nun kafasi ile artik rahat rahat kavga edebilirlerdi. Yalniz isin enteresani bir kac beklenen kisinin disinda, genelde beklenmeyen oyuncular, beklenmedik hareketler yaptilar. Lugano klasikti, hic bir maci bitirmemesi lazim zaten. Ama Emre Asik, butun pozisyon boyunca dayak yedi ve yine atildi. Attigi pandikle cirkefligini kanitlasa da sanki dun aksam biraz kurunun yaninda yandi. Normalde centilmenligi ile bilinen Arda ve Semih, enteresan bir sekilde kavganin ortasindalardi. Kavgaya katilmasini bekledigim Volkan Demirel uzakta kaldi ama onun hakkinda zaten bambaska bir yazi yazicam, zira ozel ilgi icin yalvariyor kendisi. 

Bu arada aklima takildi. Colin Kazim ile Fenerbahce klubu, daha bu haftaici gerginlesmediler mi? Resmi sitelerden aciklama yapildi, karsilikli sevgisiz cumleler kuruldu. Sonra bir baktim Colin Kazim oyuna girdi. Ya o aciklamalardan sonra "sakaaa" dedi biri ya da olay tatliya baglandi ama ben duymadim. Bilgisi olan varsa alta ilistirsin lutfen. 

11 Nisan 2009 Cumartesi

Derby Della Bosfor

Belki Mclaren ihracın eşiğinde, Çin GP'sine bi hafta kaldı ve diffuser problemi çözülmek üzere ama galiba bu aralar onları yazamayacağım; hepimize malum olduğu gibi bu hafta sonu Türkiye'nin en güzel maçı Galatasaray-Fenerbahçe maçı var. 

Aslında bir sürü güzel futblogcu var, derbiyi bir süredir zaten yakından takip eden, enteresan inceleme yazıları yazan. Yeni ne katabilirim diye düşünsem de adı "ezeli rakip ebedi dost" olan bir blogun buna değinmemesi abesle iştikal. 

Bir kere şöyle bir mini araştırmayı gözler önüne sereyim. Yabancı basın acaba ne yazıyor diye merak ettim, Google'da "Galatasaray Fenerbahce Derby" yazdım. Sadece Türkçe sayfalar çıktı karşıma, yani dünyanın en büyük 3-4 derbisinden biri Dünya'nın pek de umrunda değil. Yalnız UEFA'nın sayfasındaki şu haberi atlamayalım, arada bahsetmişler. 

Peki taraftar psikolojileri nasıl maçtan önce? Malumunuz, iki takımın da sezonu tatsız-berbat ekseninde geçiyor, nadir maçlar hariç. Tat açısından, Galatasaray'ın ufak bir üstünlüğü var. Avrupa'da güzel bir kaç maç gördük, ligde bazı dominant galibiyetler vardı. Fener'in bu konuda bi Hacettepe kuşatması vardı, onun da çok arkası gelmedi. Tabi durumlar böyle olunca iki takımın taraftarları da heyecandan çatlamıyor. Hatta "mümkün olsa iki takım birden 0 puan alırdı bu maçtan" diye yorumlar bile var. Tabi ki die-hard fanatiklerin kıvamı daha farklı. Hazır nanemolla geçen sezonun acısının çıkma maçı. Kadıköydeki maçların direk Fener'e yazılmasından dolayı asıl rekabet daha çok Ali Sami Yen'de yaşanıyor. Eğer Fener alırsa "iki maçta da koduk" olacak, Cimbom alırsa sezon güzel bi Fener galibiyeti ile kapanacak içler rahat olacak. Yani dalga konuları şimdiden hazır, pazartesi ofiste kan akacak - berabere bitmezse.

Ayrıca iki takımın da savunmasında ciddi eksikler olması, eğlencenin bir daveti. Güzel ataklar, melaikelerin kaleyi koruduğu anlar ve bahtlı-bahtsız pozisyonların bol olacağını düşünüyorum. Mücadelenin yüksek ama futbol seviyesinin vasat çizgisinin etkisinden kurtulamayacağı bir maç bekliyorum açıkçası. Tabi ki sonunda da Galatasaray kazansın istiyorum. 

Bakın hiç Emre konusuna değinmedim, tansiyonu yükseltmedim, iyi oynayan kazansın'cıyım. Şunu belirteyim, Emre'nin ilk Italya'ya gittiği yıldan beri küçükken Fenerli olduğunu ve Aziz Yıldırım'ın yıllardır Emre'yi almak için "shake that ass"ini yırttığını biliyordum. Yani bu transfer benim için hiç sürpriz olmadı, bayadır kendimi alıştırmıştım. Yine de Fener için destekten çok töstek olmuştur. Kısacası Emre'ye küfredip soprano sesimi yırtmicam, takımıma tezahürat etmeyi yeğlerim. Hepinizi öperim.