kupasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kupasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Nisan 2009 Cuma

Basket Perşembesi

Uzun zamandır baştan sona bir basket maçı izlemediğimi dün akşam Galatasaray-Taranto maçını izleyince anladım. Hatta hayatımda hiç bayan basket maçı izlememişim, onu da anladım. Ama dün akşam ciddi şekilde ara kapadım, Taranto-GS ve TAU-Barça maçlarıyla.

Bir kere bayanların maçları çok enteresanmış; daha yavaş tempo, herkes bir takılıyor edasında, çok daha fazla top kayıpları... Molalarda TAU-Barça maçına dönünce gerçekten bir anda mod değişiyor, oyun hızlanıyor, boylar uzuyor. 

Neyse dün GS, aslında iyi götürdüğü ve devre arasına 8 sayı üstünlükle girdiği maçta ikinci yarıdaki kötü oynu ile yenildi. Aslında bütün ikinci yarı boyunca hepi topu 17 sayı atarsan zaten yenilirsin diye genelleyeyim. Bu sırada da seyirci desteğini arkasına alan Italyanlar, 8 sayıdan geriden 12 sayı öne geçtiler maalesef. Yine de düşününce GS, yarı final ilk maçını da 16 sayı ile kaybetmiş ama ikinci maçı 23 sayı ile kazanmış. O yüzden hala durum pozitif diyebiliriz. O kadar ki acaba haftaya buradaki maça gitsem mi diye düşünüyorum. Sonuçta 13+ bir farkla Avrupa Kupası kazanacağız bi de. 

Maçtan notlara gelelim. Işıl Alben, bayan basket takımının Arda'sı gibi. Boyu kısa, sorumluluk alıyor, kendini paralıyor, harbi GS'li. Iki Amerikalı Augustus ile Brown ise tam zıt karakterde gibiler; biri rastalı öbürü hanımhanımcık, biri dövmeli öbürü dövmesiz, biri daha erkek gibi oynuyo öbürü daha bayan gibi. Cidden Augustus'un oynunu baya beğendim. Erkeklerde bile az görülecek bir denge ile şuta çıkıyo, haliyle çok da yüzdeli oynuyor bu yüzden. Onun dışında Esra, Yasemin Horasan ve Kress de performanslarıyla öne çıktılar. Ama Yasemin erken faul problemine girdi, Kress de bitime iki dakika kala 5 faulle oyun dışında kaldı, zaten geride olduğumuz maçta asıl fark bundan sonra geldi. Yine de ben umutluyum, gerçekten yenilmeyecek bir takım değil. Istanbul'da taraftar desteği ile kupa alınır!

Bizim sıkıntı çektiğimiz ikinci yarıda Barça açıldı. Göz ucuyla izlediğim maçta ilk yarı hep başabaş gitti, iki takım da dengeli, birbirinden kopmayan bir oyun sergiliyordu. Ama ikinci yarı bir ara bir çevirdim, Barça almış gitmiş maçı. 10+ bir farka ulaşmışlar, güzel bir seri ile gidiyorlar. Ersan Ilyasova da güzel pas araları ve smaçlarla ortamı ısıtıyor. Daha ne olsun, sonuçta ikinci memleketimiz Barcelona! Sonunda da seriyi deplasmanda 2-2'ye getirdi ve saha avantajını eline geçirdiler, şimdi haftaya perşembe Palau Blaugrana'daki maçı kazanırlarsa Berlin'deki Final Four'a katılan son takım olacaklar. Haydi hayırlısı...

23 Şubat 2009 Pazartesi

Cesur


Gecmise niyazi diyelim gelecege bakalim, bugun Galatasaray takiminin basina eski efsane kaptan, bayrak adam Bulent Korkmaz geldi.

Futbolculuguna laf edecek kimse yoktur heralde, hele de omzunu sardirip oynadigi UEFA finali gibi anlariyla kaptanligi fazladan hakkeden bir insan. Kayseri Erciyesspor ile basladigi teknik direktorluk kariyeri de kendisi kadar romantikti; dusmesi kesin bir takim ile hem iyi futbol hem de bol puan ile neredeyse ligde tutuyordu, Turkiye Kupasi finaline cikmisti ama son anda ikisini de yapamadi. Sonra ayni basariyi yakalayamadi ama bence teknik direktorlugu hala bir soru isareti. Yeteri kadar bilgim varmis ve ahkam kesebilirmisim gibi hissetmiyorum. Tecrubesi az ama su an Galatasaray'in ihtiyaci varmis gibi hissediyorum. Sonucta tas yerinde agirdir. Ayrica verecegi gaz ile Bordeaux macinin da gecilecegine inaniyorum. GS'nin cok kosan cok mucadele eden takim olmasinin zaruri oldugu persembe gunku macta sonucun bizden yana olacagina gercekten inancim tam, salak bir sekilde GS'nin bu durumlari sevdigini ve durum kotulestikce icinden daha enteresan guzellikleri cikarabilecegini hissediyorum. Ama rasyonellikle alakasiz, sadece hisler bunlar.


Benim asil dokunmak istedigim nokta gelecek sene. Bildiginiz gibi gelecek sene GS Aslantepe Stadina yerlesicek, bu gercekten cok onemli bir milad bir takim icin. Skibbe'nin gelmesini biraz da bu sebeple yanlis buluyordum, Galatasaray'i bir sonraki seneye hazirlayabilecek bir adam degildi. Iyi ki de gitti maalesef, iyi biriydi ama yeterli degildi. Takimda ne disiplin vardi ne taktik. Bu sene GS fazlasiyla bireysel becerilerinden dolayi maclar kazandi, yildizlari olmayinca takim da sondu. Oysa ki bu, baska takimlarin taktigi olabilir ama genelde GS'nin degildir. Benim icimden gecen x'in bu sene takimi almasi, bu sene ne yapacaksa yapsin ama seneye zimba gibi bir takim olusturmasi, yeni stadda firtinalar estirmesi. Bu x, su anda Bulent Korkmaz oldu. Hayirli olsun. Yukarida ozellikle bu hafta icin son derece olumlu gorus ve hislerimi ilettim ama uzun vadede Bulent'in (cok sevdigim, cocukken 3 numarali forma ile defans ortasi oynamama sebep olan kisinin) yanlis kisi oldugunu dusunuyorum. 


Tabi ki bunu zaman gosterecek, insallah yaniliyorumdur; o yuzden bembeyaz bir sayfa ile "Hosgeldin Cesuryurek"!