hakem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hakem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ekim 2009 Pazar

GS-Ankaragücü Vol 2: Skib Bıraktın Koray

Hakem konuşmayı sevmem deyip kendime kıçımla gülüyorum. Ama bugünkü Ankaragücü-Galatasaray maçının hakemi muhterem Koray Gencerler'e apayrı bir konu başlığı açmak lazım.

Ilk yarıda Elano'nun rakip yarı sahada devamlı düşürülmesini es geçerken taraftarlığımın verdiği şekilde tepkiliydim. Aynı hareketler Güçlü'lere yapılınca çalıyor, bize çalınmıyor diye sinirleniyordum, klasik maç tripleri, çocukça.

Ama ikinci yarı başlayınca, görevini yeteri kadar yerine getirememenin acısıyla hareket etmeye başladı anlaşılan Koray Bey. Ilk yarıdaki çifte standartlığına ek olarak düdük çalmadığı bazı pozisyonlarla, maçın nereye gitmesini istediğini çok açık ve net bir şekilde gösterdi.

En başta Aydın'ın ceza sahasına girerken yerde kaldığı pozisyon var, rakibin arkadan tekme attığı, yetmediği ve ikinciyi geçirdiği pozisyon. Koray'ın devam dediği ama aslen kıpkırmızı kart olan. Zaten iki dakika sonra da sakatlanarak oyundan çıktı Aydın.

Daha sonra yine aynı kanatta, çizgi üstünde Ediz'in Uğur'a çifte dalması var. Uğur'un çığlığının bütün televizyonlardan duyulduğu. Koray'ın es geçtiği.

Bir de dayanamayıp artık skora etki etme isteği ile coştuğu ikinci gol var, bir Koray resitali. Tehlikeli pozisyon tam savuşturulamamışken, birazdan golü atacak oyuncunun ilk önce defansı sonra kaleciyi çok net taban göstererek geçtiği pozisyon. Serhat Ulueren'i tanıyan var mı, bir barkovizyon gösterisi hazırlatmak istiyorum. Söz, hep beraber mangal yapıp izlicez açıkhavada.

Alex Ferguson, dünkü maçlarından sonra "yurtdışında kasabın köpeği kadar fit hakemler var" demiş. O yurtdışı, burası değil, o konuda içim rahat. Ne de olsa 3 sene şampiyonluk sözü, Daum'u takımın başına getirerek verilmiyor.

11 Ağustos 2009 Salı

Federasyon Kıyımı mı Oyuncu Hatası mı?

Anlaşılan bu sezon Arda'yı çok tartışıcaz. Ilk hafta olmasına rağmen, Arda'nın hem saha içindeki hem saha dışındaki yeni pozisyonunda ne kadar gelişme kaydettiğini ve zaten çok iyi olan oyuncunun artık ligimizi aşar bir duruma geldiğini yazdı herkes. Haklı veya haksız, bence haklı ama.

Sonra maçın sonunda gördüğü sarı kart. Son dakikalarda oyunu soğutmak için yapılan değişiklik, Arda çıkıyor Barış girecek. Arda da pazubandını yavaş bir şekilde Ayhan'a veriyor. Hakem uyarıyor, çok net haklı olarak. Ama sonra Bünyamin Gezer, çipleri yakıyor maalesef. Genelde oyuncuların hakeme diklendiğini görürüz ama bu sefer hakem oyuncuya dikleniyor. Yandan çık diyor. Hakem olarak, Arda'nın nereden çıkacağı onu ilgilendir(e)mez. Eğer yavaş çıkıyorsa sarı kartı verir. Ama Bünyamin Gezer'in fiziksel olarak onu yandan dışarı çıkarmasına rağmen, Arda, hem de koşarak, dışarı gidiyor; burada da çipleri yanık olan Gezer, kart çıkarıyor. Gerçekten çok komik ve adaletsiz bir kart. Savunulacak hiç bir yeri yok.

Biz bu pozisyonu sahada bırakmış pazartesi sabahı ofislerimize dönmüşken bunların olacağını bilmiyorduk. Sezon başında yeni bir talimat ile maç sonrasında oyuncuların sahaya girip hakemle konuşması yasaklanmış. Geçen sene Bülent Uygun'un yaptıklarını düşününce gayet mantıklı ve gerekli bir kural. Ama Arda da maçtan sonra Bünyamin Gezer ile sahaya girip konuştu. Ve mantıklı da konuştu, son dakikada aralarında olanların kritiğini yaptılar belki. Birbirlerini tasdik etmeseler de yüzlerde gülümseme vardı. Ama Arda, maalesef, bu sahaya girişi yüzünden ceza alacak gibi duruyor.

Federasyon, Arda'nın burada art niyetli birşey yapmadığını düşünüp ceza vermeyebilir. Ama kural kuraldır, bu tip bir karar verirse, daha sonra bunu uygulaması çok zor olur. Bir yandan Arda'nın ceza almasını istemiyorum bir futbolsever olarak ve saçma buluyorum ama bir yandan da kural buymuş madem diyorum. Orada asıl suçlu, futbolcuları bu konuda bilgilendirmeyen gibi duruyor.

Başladığım gibi bitireyim, muhtemelen bu sezon Arda'yı çok konuşacağız.

1 Haziran 2009 Pazartesi

5 Tam Hakem

Uefa.com'da çıtır okuduğum bir habere göre seneye Avrupa Ligi maçları 5 hakem ile oynanacakmış. U19 şampiyonasındaki denemenin başarıyla sonuçlanmasından cesaret bulan uefa, kararı da bugün itibariyle açıkladı. Orta hakem, 2 yan hakem, 2 de ceza sahası hakemi olacak. Yani ceza sahasındaki fauller, top çizgiyi geçti mi geçmedi mi'ler o 2 hakemden sorulacak. 

Bence şahane oldu bu, artık küfredecek daha çok hakem var. Aynı zamanda televizyon programlarında tartışılan pozisyon sayısı çoğalacak, yanlış kararlarda "3 varken de böleydi şimdi 5 oldular hala aynı" diye laflar türeyecek vs vs Türk medyası yaşadı desenize.

Bir de eskiden 4. hakem dediğimiz mevzu var. Şimdi oldu 6. hakem. Gittikçe ezikleşiyor zavallılarım. Yandaki teknik direktör ne dinlesin hakem kademesinin dibindeki evladı, "sus lan sen 6." der geçer. Allah sonumuzu hayır ede!

8 Şubat 2009 Pazar

3 Taraflı Bir Maç

"Hakemler hakkında konuşmak istemiyorum" bir klişe artık, "ama maçın önüne geçen hakemler" de artık bir klişe; bir türlü yazıya nasıl başlayacağımı bulamıyorum o yüzden.

Dün akşamki Galatasaray-Kayseri maçını her düşündüğümde, aklım Selçuk Dereli'ye geliyor ve başka bir yere pek gidemiyor. Henüz maçın tekrarını izleyemedim, yani Lincoln'ün ve Aghahowa'nın penaltı pozisyonlarını göremedim. Tribünden ikisi de penaltı gibi geldi ama TV başındakiler ikisi de değildi diyor. Peki Lincoln'ün ikinci sarı kartı? Herkes tarafından kuralların tamamen yanlış kullanımı olarak gösterilen, çok haksız ve geceye çok büyük bir sekte vuran o ikinci sarı kart. 

Oysa Galatasaray ile Kayserispor arasındaki maçı hevesle de bekliyordum, ligin iki güzel top oynayan takımı. Biri gol atmaya bayılıyor, öbürü de attırmamaya. Bir futbol resitali, mücadelenin en güzelini izlemeye gitmiştim Ali Sami Yen'e. Nonda da golünü attı, ona da sevindik ama sonrasında maçı iki taraf için birden katleden Selçuk Dereli vardı sahada sadece. Hemen hemen her kararında sadece yanlışları çalan, gereksiz yere büyük bir futbol potansiyelini çöpe atan bir Selçuk Dereli. Biz futbol izlemek istiyoruz, yani kasap futbolcunun atılmasını ama oynayanın sahada kalmasını istiyoruz. Futbolsever olarak futbolcu izlemek istiyoruz, hakem değil. 

Az önce 2. yarısını izlediğim Konya-Beşiktaş maçında, oyuna elinden geldiğince müdahale etmeyen bir Koray Gencerler'i izlerken aklım tekrar Selçuk Dereli'ye gitti. Taçları 30 cm yandan kullandırtmak için oyun durduran ama bariz faulleri çalmayan, hem oyuncuları hem tribünleri tahrik ettikten sonra açıklama yapmayan hakemler, maalesef artık Türk futbolseverlerin korkusu oldu. 

Ben yine de bu kadar tahrik altında olmalarına rağmen oyunu çirkinleştirmeyen Kayseri ve Galatasaray futbolcularına teşekkür ediyorum; kaldı ki bir de onların arasında bir olay çıksaydı o zaman gerçekten çok çirkinleşecekti gece.

Peki bir soru: Eğer MHK, Selçuk Dereli'ye düşük not verip onu haksız durumuna düşürürse verdiği kararların yanlış olduğunu da onamış olacak demektir, bu durumda GS tribünlerinin haklı ama küfürlü tepkisine nasıl ceza gelecek? 

Sevemedik sizleri hakem camiası kusura bakmayın, ama hala elimizden geleni yapıyoruz...


Not: Az önce IBB'li Mahmut da Lincoln gibi haksız bir şekilde atıldı. Maçların 11'e 11 biteceği günleri iple çekiyoruz.