


BUGÜN BAZI İNTERNET SİTESİNDE ARDA TURAN'IN ESKİ KIZ ARKADAŞIYLA EV ORTAMINDA ÇEKİLMİŞ SAMİMİ FOTOĞRAFLARI YAYINLANDI. BUNUN HABERCİLİĞİN HİÇBİR TÜRÜYLE BENCE İLGİSİ YOKTUR, ELLERİNE DE HİÇBİR ŞEY GEÇMEYECEKTİR. BİR İNSANIN ÖZEL HAYATINA BU KADAR GİRİLMEZ. ARDA'NIN ESKİ KIZ ARKADAŞI DA ZOR DURUMDA BIRAKILMIŞTIR. BU FOTOĞRAFLARI BASINA SIZDIRAN VE BUNLARI YAYINLAYANLARI KINIYORUM. BURADAN TÜM BLOGGER'LARA SESLENİYORUM; SİZDEN RİCAM BU FOTOĞRAFLARIN YAYINLANMASINI KINAMANIZ.
Bugün bazı internet siteleriyle birlikte saygın bir gazetenin internet sayfasında şahsıma ait bazı fotoğraflar yer almıştır.
“Arda’nın Gizli Fotoğrafları" başlığı ile mahrem kalması gerektiğini kendi kendine itiraf eden bir buçuk yıl önce çekilmiş görüntülerin yayınlanması tek kelimeyle kişilik haklarıma saldırıdır. Buradaki amaç, şahsımı karalamak ve zedelemek adına her insanın özel hayatında yaşanan bir masumiyetin üzerine başka anlamlar katarak kamuya sunmaktır.
Özel hayatıma tecavüz olarak nitelendirebileceğim ve bir buçuk yıl öncesine dayanan bu fotoğrafları çalıp internet ortamına sızdıranlar ve bunları özel hayata saygı kavramını göz ardı ederek yayınlayanlar hakkında hukuki haklarımı saklı tutacağımdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Takımımızın zorlu maçlarının olduğu bir süreçte gerek futbolumu gerekse çalışma anlayışımı ve formam için mücadele aşkımı hiçbir dış güç ve entrikanın karalayamayacağını buradan bir kez daha kamuoyuyla paylaşırken bu fotoğrafları yayanların ve basanların kendi aile ve özel hayatlarına böyle bir müdahele yapıldığı takdirde nasıl tavır alacaklarını da bilmek isterdim. Ayrıca hem şahsımın hem de futbolumun bu tür başka konularla yıpratılamayacağını buradan belirtmek isterim..
Saygılarımla
Arda Turan
Yaklaşmakta olan Phoenix'deki All-Star öncesi NBA'de bizim açımızdan ya da belki benim açımdan çok hoş gelişmeler yaşanıyor. Orlando Magic, Shaq ve Penny'li kadrosundan sonra belki de ilk kez ligin tepesinde geziniyor ve bu duruma kimse şans ya da raslantı olarak bakamıyor. Magic, yaşananların raslantıdan çok uzakta olduğunu, çıktığı batı deplasman turunda division liderlerini yenerek gösterdi. "Zaten doğudasınız, yüzde 50'nin üstüne çık, saha avantajı cepte" şeklindeki genel kanıya da cevap verdiler. Zaten oynadıkları unorthodox basketbol ve farklı kimyaları sayesinde her zaman rakip takımlara sıkıntı yaratan bir basketbolları vardı, bu özellikleri bu sene onları bir adım yukarı taşıdı. Oyunlarındaki gelişimin sırrını takım olmanın verdiği dayanılmaz hafiflikte bulabiliriz.
Orlando bu sene öyle bir takım oldu ki çarkların hepsi görevlerini ve rollerini biliyorlar. Takımdaki herkesin görevini yaparken bir sıkıntı anında - ki insanız hepimiz hata yaparız - işte bu anlarda birinin onun arkasını kolladığına sonsuz bir güveni var ve rahatlıkla hareket ediyorlar. Bu durum onları hata yapmaktan ve adım dahi atmaktan korkan bir takım olmaktan uzaklaştırıyor. NBA'in tepesini isteyen, şampiyonluk hedefleyen bir takımda bunlar olmazsa olmazlar. Orlando'nun buralara gelmesinde en önemli olay herkese göre farklıdır; çoğunluk Howard, Hidayet ya da Lewis'i burada etken olarak görebilir ama bence hepsinden daha önemli olan Jameer Nelson'ın performansıdır. Çok klişedir ama bir takım hakkaten guardı kadar oynar ve ne kadar kendisi favori oyuncularım arasında olmasa da bu sene Nelson'ın bir seviye yükselen istikrarlı basketbolu takımı da yukarıya çekti. Artan özgüveni (ki zaten bu konuda hiçbir zaman eksiği yoktu , şimdi hakkını vermeye başladı) ve arkadaşlarının artık ona skorer guard değil de oyunu hem asist hem skor hem de savunma yönüyle oynayan biri olarak bakması Orlando'nun yükselişini hazırladı.
Magic'den bahsedip de Stan Van Gundy'den bahsetmemek olmaz. Adeta bir öğretmen gibi herkese yapması gerekenleri öğreten, gerektiğinde otoriter gerektiğinde babacan tavırlarıyla takımın hatta NBA'deki herkesin saygısını kazanmış bir koç. Genetik kodlar zannedersem insanın peşini hiçbir zaman bırakmıyor. Aynı aileden çıkan oyuncu çok gördük ama bir ailenin koçluk müessesesine bu kadar destek verdiği az görülen bir olaydır, benzerleri varsa lütfen destek istiyorum.
Belki Orlando'dan bahsedip takımı sırtlayan üçlüye (üç sayısı Orlando'da bu aralar çok popüler-bir maçta 27 üçlük ile NBA rekorunu kırmalarının da bunda etkisi çoktur sanırım) değinmemek ayıptır ama onlar her zaman All-Star seviyesinde basketbol oynayan oyuncular ve bu performansları olmadan Orlando'nun buralara gelmesinin imkanı yoktu zaten. Howard herzaman ki gibi dominant ve güçlü, Hidayet her zaman ki gibi rakip savunmayı deliyor, takımın sıkıştıgı, topun el yaktıgı dakikalarda insiyatif alıyor, Lewis keza her daim mis-match unsuru. Onlar da aslında pozisyonun hakkını veren bir guardı gördükleri için memnun ve hücumda omuzlarındaki yükün azalmasıyla oyunun iki yönüne de daha rahat bir şekilde konsantre olabiliyorlar. Sonuç olarak onlarda haklılar, hepimiz arada bir dinlenmek isteriz Dwight Howard olsak dahi.
İlk blog, ilk post ki; yazısı çok kuvvetli biri olmadım hiçbir zaman. Elimizden geleni yapıcaz yorumlarımızı, fikirlerimizi, enteresan bulduklarımızı, dikkat çekmek istediklerimizi sizlerle paylaşıcaz. Büyük bir heves ve arzuyla başladıgımız bu spor blogu umarım Aceto'nun bende oluşturdugu o güzel havayı başkalarında da oluşturur. Bu blogu yazma aşamasına gelene kadar, Aceto'yu duymamda etkisi olan Mehmet Demirkol , sonra okumaya doyamadığım "hadi bişeyler post etse de okusam" dediğim Aceto (nam-ı diğer Bülent Timurlenk), ardından hep plan aşamasında kalan blog açma fikrimi ateşleyen Sinan'nın kulaklarını çınlatmazsak olmaz heralde. Sürçi lisan ettiysek affola, vatana millete ve bütün spor ailesine hayırlı olsun...