rafa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rafa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Haziran 2009 Cumartesi

Nadal Wimbledon'da Yok

Bu sene Rafael Nadal'ın senesi olacak diye düşünmüştük Avustralya Açık ile sezon başlarken. Sert zeminde ilk turnuvasını, çok ciddi maçlar alarak kazanmış ve kendi önünü açmıştı. Ama şu anda en büyük rakibi yine kendisi. Dizindeki sakatlığından dolayı kendi çöplüğü Roland Garros'tan çabuk elenmiş ve Wimbledon'ın antreman turnuvası Queens'den de çekilmişti. Dün ve bugün yaptığı antreman maçları ile kendisini Wimbledon için deneyecekti. Gelen haberler maalesef negatif. Şampiyon, ünvanını korumak için çıkamayacak çim kortlara. 

Diz tendonlarındaki sakatlık, muhtemelen kariyerinin geri kalanını da etkileyecek ve genç Ispanyol'un potansiyelini ortaya koymasını engelleyecektir. Bir çeşit kortların Rıdvan'ı olacak yani, umarım yanılırım. 

2 Haziran 2009 Salı

Parisli'ler Salak!


"Fransızlar, Roland Garros'u  devamlı kazandığımızdan dolayı biz Ispanyol'ları kıskanıyorlar. Parisli'ler de fazlasıyla da salaklar."

Toni Nadal
Rafa'nın menajeri ve dayısı, Fransa Açık seyircisine ağır geçirirken

31 Mayıs 2009 Pazar

Neredeyse Imkansızın Olması

Kasetin başından başlayalım. Geçen sene Wimbledon. Nadal, sonunda Roland Garros haricinde, toprak zemin dışında bir grand slam kazanmıştı. Ilk defa da bir sene sonunu dünya sıralamasının en tepesinde bitirdi. Yıllarca Federer'in arkasında kalmaktan sıkılmış, bu arada olgunlaşmış ve kendini geliştirmişti. 

Bu sene Avustralya Açık ile başladı. Toprak ve çimden sonra Nadal, ilk defa sert zeminde de grand slam'i almıştı. Avustralya'da Verdasco ile efsane bir yarı final serisinden sonra çıkıp Federer'i devirdiğinde herkes artık daha büyük hedefler hakkında konuşuyordu. Career Grand Slam, yani farklı sezonlarda 4 grand slam'i de kazanmak artık çok uzak değildi zaten. Bir tane US Open kupası yetecekti. Asıl soru Calendar Grand Slam, yani bir sezon içinde bütün grand slam'leri kazanmaktı. Avustralya'yı kazanmıştı, Roland Garros'ta zaten daha hiç maç kaybetmemişti, Wimbledon'ı kazanabileceğini de göstermişti. US Open kalmıştı bir, o da Rafa için imkansız değildi. 

Kaseti bugüne getirelim. Roland Garros, yani 4 senedir kazandığı ve tek favori olduğu toprak zemin grand slam'i. Çıtır çerez, calendar grand slam'inin en kolay ayağı. Robin Soderling kimdir peki, dün bilen var mıydı? Ama bugün o sorunun bir cevabı var: Rafa Nadal'ı 4. turda eleyen Isveçli. Sen git, toprakta 31-0 gibi mükemmel bir kariyeri olan dünya 1 numarasını ele. Gerçekten büyük olay. Böylece calendar grand slam hayalleri bir sonraki sezona kaldı Rafa'nın. 

Peki aynı gün bayanların son şampiyonunun da Roland Garros'tan elenmesi nasıl bir sürprizdir. Ivanovic'i de 19 yaşındaki Belarus Azarenka eledi. Bayan tenisindeki Doğu Blok Hakimiyeti uzun seneler devam edecek gibi. 

1 Şubat 2009 Pazar

Insan Olmamak


Daha yeni Verdasco'yu 5 setle, 5 saatle geçmişti Rafa. Şu anda yine 4 saat 23 dakikada, yine 5 sette Federer'i yendi ve Avustralya Açık'ta ilk şampiyonluğunu elde etti. 

3 günde 5 saatlik yarı final ve final oynamanın fiziksel zorluğu mu, yoksa Avustralya Açık'ta hiç kazanmamış Ispanya'nın uğursuzluğunun psikolojik zorluğu mu üstesinden gelinmesi daha büyük bir engel bilinmez ama Nadal hepsinin üstünden geldi. Hele son oyun vardı ki, Federer'in itirazları, hep takdir ettiğim tenis seyircisinin şaşırtan yuh'larıyla gittikçe gerilen ve sonunda kazananın deuce'tan belli olduğu bir oyundu. 

Hemen notlara geçelim: Avustralya'nın Roger Federer'e olan hayranlığı inanılmaz seviyede. Rafa Nadal kazanmışken bile hala herkes Federer'e tezahürat yapıyor. Peki o napıyor? 2.'lik şiltini alırken hüngür hüngür ağlıyor. Bir eski şampiyonun gözyaşları, çaresizlikten mi acaba? 14. Grand Slam'e bu kadar yaklaşmışken kaybetmekten mi? Eminim çok zordur.

Ama belki tenisi tenis yapan, bu sporda yer alan insanların centilmenliği, sportmenliği. Federer ve Nadal gibi çok uzun süredir dünyanın 1-2 numarası olan iki kişinin dostluğu, birbirlerine olan saygısı, kaybedenin kazananı içten desteklemesi, kazanın kaybedeni rencide etmemek için elinden geleni yapması heryerde görülmeyecek hareketler gerçekten.

Hayatımda bazı şeyleri izlerken tarihe tanıklık ettiğimi biliyordum (Schumacher'li yıllar, Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanması, orijinal kadrolu Black Sabbath'i konserde görmek vs) ve bu final, diğer bütün Federer-Nadal finalleri ile birlikte, tarihin önemli parçalarından biri. Ne kadar teşekkür etsek azdır...

29 Ocak 2009 Perşembe

Topraktan Kahramanlar

Avustralya Açık, yine son dönemin klasik finaline doğru ilerliyor: Federer - Nadal. Federer finale çıktı bile, Nadal da set bile kaptırmadan yarı finalde. Nadal, vatandaşı Verdasco'yu da geçerse, ki heralde geçer, 1 Numara ile 2 Numara'yı bir kere de Grand Slam finalinde izleyeceğiz.

Her ne kadar bir sürü insan tarafından fiziksel olarak Federer'e benzetilsem de yine Ispanya-Ispanyol sempatim ağır basar ve Nadal'ı tutarım. Bir nevi teknik (Federer) vs fizik (Rafa). Yine Ispanyol tarafım ağır basıyor ve Nadal'ı tutuyorum şimdiden finalde. 

Bambaşka bir noktaya götüreceğim şimdi sizleri. Nadal her zaman toprak kortun kralı olarak bilinir. Istatistiklerle de kanıtlanan bu hükümdarlık, Nadal'ın geçen sene -artık sonunda- Wimbledon'ı alıp toprak hariç Grand Slam kazanmasıyla taçlandırıldı. 160 hafta Federer'in arkasında iki numarada bekledikten sonra ATP klasmanının tepesine ulaştı. Bu performansının devamını hayranları olarak bekliyoruz. Ve burada da gelmek istediğim noktaya ulaşıyoruz. 

Dünya Ralli Şampiyonası yıllar önce 2-3 atbaşı ile inanılmaz heyecanlara sahne olurdu. Petter Solberg, Marcus Gronholm toprak zeminde başa güreşirler, daha sonra sezonun asfalt bölümünde Sebastian Loeb onları geride bırakırdı ve böylece müthiş sezon finalleri olurdu. Bunların sonuncusunu yamulmuyosam 2003'te yaşadık. Sezonun son yarışına 4 şampiyon adayıyla girildi (Süper Lig de böyle olmasın sakın bu sezon), Richard Burns yarış başlamadan bayıldı ve çekildi (ve sonra beyin kanseri teşhisi koyuldu ve hayatını kaybetti; buradan kendisini anıyoruz), Carlos Sainz yarışta geride kaldı; son etaplarda üstünlüğü ele geçiren Solberg, Loeb'in önünde şampiyon oldu. Sonra mı? O günden beri Loeb şampiyon oluyor. Çünkü asfalt yarışların hepsini kazanan ama toprakta çuvallayan Fransız, toprakta da yarış kazanmaya başladı. 

Sizce Nadal da o yolda gider mi acaba? Zaman gösterecek, bu finalde başlayarak...