sainz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sainz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2009 Salı

Geri Gelen Yıldız: WRC


2000'li yılların ilk yarısında F1'de Schumacher dominasyonu vardı. Bazen çekişip kazanır, bazen de oyun oynarmışçasına galip gelirdi. F1 hayranlarının genel sıkıntısı, nolursa olsun Schumi'nin kazanacağı belliydi. Bu da yarışlardaki heyecan unsurunu kaldırmıştı. Düşen reytingler, Alonso-Schumi kapışmaları ve efsane Alman'ın yarışları bırakmasıyla tekrar tavan yaptı. 2007 ve 2008 sezonlarındaki son ana kadar nefes kesen Ferrari-Mclaren kapışmaları, haftasonları insanları ekran başına yapıştırıyordu, eskiden olduğu gibi. Nolduysa bu sene oldu, uzun süren politik çekişmeler ve Button-Brawn dominasyonu yine heyecanı düşürdü.
FIA'nın amiral gemisinde bunlar olurken ikinci önemli topu World Rally Championship (WRC), neredeyse tam tersi bir seyir izledi. Schumi'nin F1 dominasyonu devam ederken, WRC'de efsane pilot sayısı hiç olmadığı kadar çoktu. Carlos Sainz, Marcus Gronhölm, Colin McRae, Tomi Makinen gibi çok ağır toplar bir yandan; Petter Solberg, Seb Loeb gibi gençler öbür yandan. Yarışlar inanılmaz zevkle geçiyordu ve dünya çapındaki seyirci sayısı tavan yapıyordu. Alonso-Schumi çekişmesinin yaşandığı yıllarda WRC'de de Solberg-Loeb rekabeti vardı, efsaneler artık yarışmıyordu. Ama sonra...

Formula 1'in her yarışı birbirinden zevkli olduğu son 2-3 sene içinde WRC hızla gözden düştü. Yayınlar eskisi kadar iyi değildi, Loeb çok ciddi bir hakimiyet kurmuştu. Sene başında da Ford ve Citroen hariç fabrika takımlarının yarışlardan çekilmesiyle tam bir dip yapmıştı WRC. Loeb, ilk 5 yarışı da alınca üstüste 5. şampiyonluğu yolunda bütün yarışları kazanır mı acaba diye tahminler yapılıyordu. Yine sıkıcı bir WRC sezonu olmuştu 2009.

Öyle duruyordu en azından bir süre öncesine kadar. Loeb, 5te 5 yaptıktan sonraki 3 yarışta yarış dışı kaldı. Teknik arızalar, ciddi kazalar ve cezalar. Loeb, hiç de Loeb-vari davranmazken Ford pilotu Hirvonen ise ardarda galibiyetlerle gümbür gümbür geldi. Ve sonunda dün itibariyle Loeb'ün bir puan önüne geçti Polonya Rallisi bitince. Formula 1'in popüleritesi düşerken WRC yine eski günlerine mi dönüyor yoksa?

Markalar şampiyonasında hala Citroen önde; bunun için takım, ikinci pilotları Dani Sordo'ya minnet duyuyorlardır eminim. Sordo, Ford'un ikinci pilotu JM Latvala'nın hala önünde. Latvala, dün akıl almaz bir hata ile Polonya Rallisi'nin superspecial etabında yarışdışı kaldı ve kendisiyle ilgili soruları yine ortaya çıkardı. Genç Fin, ya çok iyi gidiyor ya da çuval çuval incir berbat ediyor.

Bu sezon 4 yarış daha kaldı. Finlandiya'da genelde Fin pilotlar üstündür çünkü Fin etapları takvimdeki en kendine has etaplar. Fazla hızlı, kör, atlamalı yollarda bir de sürpriz olacak bu sene: Kimi Raikkonen. Sonrasında Avustralya var. Çok ortada bir yarış. Daha sonra Ispanya; asfalt uzmanı Loeb, burayı bırakmaz. Wales Rally GB ise sezon finaline yakışacak heyecanda geçer bence.

Sonunda Hirvonen şampiyonluğa ulaşıp Loeb'ün hakimiyetine kırar mı bilinmez ama Formula 1'in serbest düşüşe geçtiği zamanlarda WRC, eski güzel günlerine geri dönüyor.

29 Ocak 2009 Perşembe

Topraktan Kahramanlar

Avustralya Açık, yine son dönemin klasik finaline doğru ilerliyor: Federer - Nadal. Federer finale çıktı bile, Nadal da set bile kaptırmadan yarı finalde. Nadal, vatandaşı Verdasco'yu da geçerse, ki heralde geçer, 1 Numara ile 2 Numara'yı bir kere de Grand Slam finalinde izleyeceğiz.

Her ne kadar bir sürü insan tarafından fiziksel olarak Federer'e benzetilsem de yine Ispanya-Ispanyol sempatim ağır basar ve Nadal'ı tutarım. Bir nevi teknik (Federer) vs fizik (Rafa). Yine Ispanyol tarafım ağır basıyor ve Nadal'ı tutuyorum şimdiden finalde. 

Bambaşka bir noktaya götüreceğim şimdi sizleri. Nadal her zaman toprak kortun kralı olarak bilinir. Istatistiklerle de kanıtlanan bu hükümdarlık, Nadal'ın geçen sene -artık sonunda- Wimbledon'ı alıp toprak hariç Grand Slam kazanmasıyla taçlandırıldı. 160 hafta Federer'in arkasında iki numarada bekledikten sonra ATP klasmanının tepesine ulaştı. Bu performansının devamını hayranları olarak bekliyoruz. Ve burada da gelmek istediğim noktaya ulaşıyoruz. 

Dünya Ralli Şampiyonası yıllar önce 2-3 atbaşı ile inanılmaz heyecanlara sahne olurdu. Petter Solberg, Marcus Gronholm toprak zeminde başa güreşirler, daha sonra sezonun asfalt bölümünde Sebastian Loeb onları geride bırakırdı ve böylece müthiş sezon finalleri olurdu. Bunların sonuncusunu yamulmuyosam 2003'te yaşadık. Sezonun son yarışına 4 şampiyon adayıyla girildi (Süper Lig de böyle olmasın sakın bu sezon), Richard Burns yarış başlamadan bayıldı ve çekildi (ve sonra beyin kanseri teşhisi koyuldu ve hayatını kaybetti; buradan kendisini anıyoruz), Carlos Sainz yarışta geride kaldı; son etaplarda üstünlüğü ele geçiren Solberg, Loeb'in önünde şampiyon oldu. Sonra mı? O günden beri Loeb şampiyon oluyor. Çünkü asfalt yarışların hepsini kazanan ama toprakta çuvallayan Fransız, toprakta da yarış kazanmaya başladı. 

Sizce Nadal da o yolda gider mi acaba? Zaman gösterecek, bu finalde başlayarak...