senna etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
senna etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Eylül 2009 Cuma

Montezemolo Konuşunca...


Adam Ferrari patronu olunca bütün medya ne diyecek diye bakıyor. Ama bir oturuşta da bu kadar bomba üstüste patlatılmaz ki; buyrun...

..."Alonso'yu her zaman beğenmişimdir, Minardi günlerinden beri gözüm üstünde. Seneye değil ama er veya geç Ferrari pilotu olacak"

..."2010 için elimizde Massa, Raikkonen, Badoer, Gene, Fisichella ve umarım Michael (Schumacher) olacak. Real Madrid'in kadrosu gibiyiz"

..."(Kaza geçirip hayata veda ettiği yarış olan) Imola'dan önce Senna, bana gelip kariyerimi Ferrari'de bitirmek istiyorum demişti. Bütün büyük pilotlar Ferrari'den geçer. Prost, Lauda, Mansell, Senna, Schumacher..."

..."Tanınmayan takımlar, tanınmayan ve beceriksiz iki pilot yarıştıracakların büyük takımlar üç araç ile yarışsınlar. Gençlere ve başka isimlere böylece yer ayırabiliriz, daha güzel bir şov olur. Michael gelecek denince olanlara bakın"

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Monaco: Yılın "O" Vakti

Le Mans ve Indianapolis 500 yarışı ile birlikte motorsporları dünyasının 3 yıldızından biridir Monaco GP'si. Hatta belki diğer ikisinden de burun farkı ile öndedir. Hatta bu öyle bir prestij ki güvenlik önlemlerini herşeyin önüne koyan Formula 1'de, minimum güvenlik önlemi ile takvimde bulunan tek pist. Bunun yanına yatlar, katlar, kızlar, casinolar ve VIP'leri ekleyelim, oldu size efsane bir yarış. 

Bir yandan da beklenmedik sonuçları ile her zaman göze çarpmıştır Monaco GP'si. Kendi adıma Cine5 zamanlarında Olivier Panis'in kazandığı (ve zaten 3-5 aracın bitirebildiği) yarış bu konuda lider. Yine Trulli'nin tek yarış galibiyetinin de burada gelmesi var. Yine de Belçika Spa-Francorchamps pistiyle beraber en "drivers' circuit" burasıdır, yani adamlarla çocukların birbirinden ayrıldığı yer. Istatistikler de bunu doğruluyor: 6 galibiyet Senna, 5 galibiyet Schumacher ve Graham Hill. 

2009'a gelecek olursak... Sezon başından beri en güçlü takım değişmedi. Özellikle en başarılı çift katlı diffuser tasarımı ile diğer takımlardan çok daha fazla downforce yaratmaları, bu yarışta onlara çok ciddi avantaj sağlayacaktır. Bir tek avantaj kaybetme ihtimalleri var: Araçları dolu depo ile daha dengeli, boş depoda ise istenilen dengeyi yakalayamıyor. Bu da Monaco'nun hiper-önemli sıralama turlarında onları sıkıntıya sokabilir. Onları durdurmanın tek yolu da aslında sıralama turlarından geçiyor. Eğer polü kaparlarsa galibiyet işten değil.

Brawn'un en büyük rakibi Red Bull şimdilik. Yalnız Sebastian Vettel'i ağır depo ile sıralama turlarına yollama taktiklerini değiştirmeleri gerekecek gibi duruyor. Bunun yanında Toyota'nın da sezon başındaki formuna yaklaşacağını düşünüyorum. Zaten sıralama turlarında çok kötü değiller, bu sefer pistin doğasından dolayı yarış içindeki düşüşleri çok hızlı olmaz. 

Bir de KERSliler var. Ferrari, anlamadığım şekilde çok iddialı. Ilk önce Domenicali, sonra Kimi şimdi de Massa, bu yarışın sezon için dönüm olacağını iddia ediyorlar. Son senelerde Ferrari'nin Monaco performansı gerçekten çok düşükken bunu demeleri enteresan. Ama nolur belli olmaz, Coulthard da Red Bull'un ilk podyumunu alarak iddialaştığı Christian Horner'ı havuza göndermiştir 2006'da. Mclaren, Ferrari, BMW ve Renault bu sistemi kullanmaktan vazgeçebilirler, keza çok virajlı pistte KERS'i kullanabilecekleri kadar uzun bir tek düzlük var. O da tünel. Öbür yandan da KERS sisteminin ağırlığı ile mecburi daha dengesiz kalabilir araçlar. Göreceğiz. 

Bir başka nokta daha var. Bu sene araçların boyutları, özellikle de ön kanat boyutları değişti ve pilotlar da buna henüz alışamadı. Zaten çok kaza ve güvenlik aracı gördüğümüz Monaco GP'sinde bu sene de banko görürüz bunları. Takım patronu olsam taktiğimi bunun üstüne kurabilirim, o derece. 

Pazartesiye kadar bloga kuvvetle muhtemel hiçbirşey yazamayacağım, ama haftaya Monaco GP'sinin yorumları ve bir sonraki yarış olan Türkiye GP'sinin tahminleri ile karşınızda olucam. Son bir hatırlatma olarak, gelenek icabı Monaco GP'sinin ilk antreman turları perşembe yapılıyor ve cuma boş geçiliyor. Meraklısına duyurulur.

4 Mayıs 2009 Pazartesi

25 Yıl Önce Sönen Yıldız

Yaptığı işi deliliğin doğru tarafında yapıp efsane olan bazı insanlar vardır, hiç bir zaman unutulmazlar. Kendi kelimeleri ile:

...Even Senna confessed he occasionally went too far, as was the case in qualifying for the 1988 Monaco Grand Prix, where he became a passenger on a surreal ride into the unknown. Already on pole, he went faster and faster and was eventually over two seconds quicker than Prost in an identical McLaren. "Suddenly, it frightened me," Ayrton said, "because I realised I was well beyond my conscious understanding. I drove back slowly to the pits and did not go out anymore that day."


Ve tam kendi istediği şekilde aramızdan ayrıldı 1 Mayıs 1984'teki San Marino GP'sinin Tamburello virajında:

"I want to live fully, very intensely. I would never want to live partially, suffering from illness or injury. If I ever happen to have an accident that eventually costs my life, I hope it happens in one instant."



21 Şubat 2009 Cumartesi

Geride Kalan Ikili

Bordeaux maçı arifesinde Formula 1'de yarışacak takımları konuşmuştuk. Tabi bir de yarışmayacak takımlar var. Kısaca bir bunlara da bakalım berabercenek...

Honda: Sezon sonrasında sürpriz bir şekilde Formula 1'den ayrılacağını açıkladı Honda, baya da ses getirdi. Hatta motorsporlarının bir kaç dalında aynı şeyi yapanlar oldu (Suzuki, Subaru da rallilerden çekildi). Iki tane yarışmaya hazır pilotu (Jenson Button ve Bruno Senna) ve hala arabayı geliştiren bir teknik ekibi olmasına rağmen henüz durumu kurtaracak bir patronları ve Avustralya'ya gidecek paraları yok. Bir haftadır Virgin Group Başkanı, deli milyoner Richard Branson'ın takımı satın alacağı dedikoduları dolaşıyor etrafta. Hatta artık bunlar dedikoduluktan çıktı; hem şirket yetkilileri hem de Bernie Ecclestone teklifi doğruladı. Bir başka olasılık ise takım yönetiminin takımı satın da alması. Ross Brawn'ın asıl istediği bu ama bir o kadar da gerçekleşmesi zor. Ayrıca yıllardır maalesef bir yere gelememiş bir takıma böyle bir ekonomik ortamda sahip olmak çok da akıl karı değil. Honda ise resti çekti, ay sonuna kadar takımı satın alan biri olmazsa onlar da takımı dağıtmaya karar verdiler. Çok ciddi kural değişiklikleri ardından hiçbir test yapılmamış bir arabanın gridde olması sadece Force India'nın işine yarar, sonunda geçebilecek bir rakip bulmuş olabilir.

USF1: Kanada GP'sinin takvimden çıkarılması ile Kuzey Amerika'yı NASCAR'la başbaşa bıraktık sanıyorduk, oysa hala gönüller birmiş. F1 duayenlerinden Peter Windsor'un başını çektiği bir grup 2010 sezonundan itibaren yarışlara katılacaklarını gayriresmi bir şekilde açıkladılar. Kuzey Carolina'da kurulacak olan takım, oradan yarışlara katılacak. Ilk pilot adayı olarak da daha önce adı Honda ile de anılan Danica Patrick ortaya çıktı. Modern zamanlarda hiç bir kadın pilot görmemiştik, gerçekten enteresan bir deneyim de olabilir. Scott Speed'in başarısız Toro Rosso deneyiminden sonra daha kabiliyetli bir pilot ile Amerika'nın ilgisi tekrar çekilebilir. Danica Patrick de kesinlikle bu ilgiyi uyandırabilir. Bu takımın geleceği hakkındaki resmi açıklamanın bu hafta içinde yapılması bekleniyor.

David Richards ve Prodrive: Geçen sene başında Formula 1'in direğinden döndü Prodrive. Yıllarca World Rally Championship'te Subaruları yarıştıran Prodrive atölyesi ve başlarında BAR tecrübesi bulunan David Richards ile iyi bir iş çıkaracaklarını, yarışlara renk katacaklarını düşünüyordum. Ama takımların başka bir takımdan bütün araba paketini satın alması yasaklanınca Prodrive'ın hayalleri de suya düştü. Richards'ın hayalleri yine de canlı, çünkü Formula 1'de masrafları düşürme trendi bir yandan da arabaları gittikçe birbirinin aynısı haline de getiriyor. Bakarsınız yakında yasaklar kalkar, David Richards parayı basar, aracını alır ve yarıştırır.

18 araçlık grid'i yakın bir tarihte çoğaltmaya en yakın takımlar da böyle. Gerçek hayatta başlarına ne geleceğini ise zaman gösterecek.