Ama bunlar büyük takımlar. Bir de küçük takımlar var. Force India, Williams gibi takımlar bütçe sınırlamasından gayet memnunlar. Eşit bir rekabet gücü vermesinden dolayı tabi ki. Bayram eden bir sınıf insan daha var, onlar da grid'e eklenmek isteyen takımlar. Hem bütçe sınırlamasının kalkmasından hem de FIA'nın grid'i 13 takıma çıkarma kararından cesaretlenmiş durumdalar. Kısaca onlara bakalım.
USF1 adıyla sahnelere giriş yapan takım şu an için en ciddileri bu kategoride. Eski Ligier'ci Ken Anderson ile eski Williams'cı Peter Windsor, kafa kafaya verip "niye tamamen Amerika bazlı bir F1 takımı yok" demişler. Ortaya da bu takım çıkmış. Şu anda bütçe sınırlamasından gayet memnunlar, iddialılar da. Amerikan tasarımı, Amerikan üretimi ve Amerikalı pilotları olan bir takım ile yarışmak için başvuracaklar. Yakın zamanda verdikleri röportajda araçlarının kasım ayında piste çıkacağını bile söylüyorlar. Bir süre Danica Patrick ile ilgili dedikodular dolaşsa da henüz kesinlik kazanmış bir şey yok. Ama gridde bayan pilot görmeyeli de baya olmuştu.
Bir başka niyeti bozmuş takım Lola. Eskilerin efsane takımı, zaten şu anda Le Mans yarışlarına giriyor ve Formula 1'e uygun bir rüzgar tünelleri mevcut. Yani gereken potansiyelin büyük bir kısmı zaten ellerinde. Formula 1'e geçişi değerlendirmek ve uygulamak amaçlı yeni eleman alışları da yapmış durumdalar. Bu ay sonuna kadar başvurularını yapacaklar, eski üretici olarak da reddedileceklerini zannetmiyorum. Hatta yeni düşen haberlere göre de konfirme ettiler başvuracaklarını.
Bir başka eski yüz de David Richards. Hem Renault ve BAR takım patronluğu hem de yılların Prodrive atölyesinin başındaki kişi kendisi. 2008 sezonu için Mclaren ile anlaşmıştı, onlardan aracı komple satın alacak ve "customer car" konseptinin bir örneği olacaktı. Ama son anda FIA, customer car'ları kabul etmeyeceğine karar verince Richards'ın hevesi kursağında kalmış oldu. Bu sene elindeki en büyük oyuncağı Subaru, WRC'den çekilince seneye çok daha ciddi bir şekilde Formula 1'e saldıracaktır. Prodrive takımını görmek de aslında çok heyecan verici. Ama daha da heyecan verici olan, bu takımın Aston Martin adı altında yarışma ihtimalinin olması.
Bugün düşen bir haber (ve bir de bu haber) de F3'te yarışan Litespeed takımının, seneye F1'e transfer olması için Mike Gascoyne ile beraber çalışıyor olması. Henüz bu konuda çok fazla bilgi yok, fakat onlar da yazın ortasına kadar bir F1 şasisi ortaya koyabileceklerini iddia ediyorlar. Şu ana kadar aldığım izlenim kararlılıktan çok şansını denemek oldu Litespeed adına. Ama ne olacağı belli olmaz.
13 takım olması çok güzel bir düşünce, 26 araçlık bir grid son derece enteresan yarışlara gebe. Özellikle de son derece enteresan sıralama turları ve startlar olacağı kesin. Bir başka getirisi de başa oynayan ve midfield takımlar dışında arkada 3. bir kalabalık olacak olması. Şu an itibari ile genelde Toro Rosso ve Force India'ların takıldığı yer, başka takımların gelişleri ile daha çekişmeli bir hale bürünebilir. Tabi ki 3 fazladan takımın getireceği bir başka katkı ise 6 yeni pilot. Böylece yetenekli gençler daha rahat şans bulabilir, veya diğer takımlar yedek sürücülerini kiralayarak onların gelişmesinde aktif rol alabilir. Kısacası ben bu fikri sevdim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder