Galatasaray Futbol Takımı, orta vadede çok ciddi başlangıçlar yapmak üzere Haziran 2009 itibariyle. Belki yıllar sonra dönüp "taa o günlerde başlamıştı" diye anacağımız günler. Buradan etkenleri sıralayalım.
Galatasaray Teknik Direktörlüğü müessesi, bir süredir ciddi bir içe dönüklük yaşıyordu. Son 10 yılda sadece 2 istisna vardı hatta, biri Lucescu öbürü Gerets. Onun dışında 2. Fatih Terim dönemi, Kalli'nin gidişinde Cevat Güler, Skibbe'nin gidişinde Bülent Korkmaz, Hagi gibi aslında bu camiada adı zaten bilinenler vardı hep direksiyonda. Yani taze bir bakış açısı, beyaz sayfanın getirdiği karşılıklı saygı Florya'da varlığı az bulunan şeylerdi. Şimdi 3. istisna geldi takımın başına. Rijkaard, Lucesu ve Gerets'ten adı daha çok bilinen, yaşça daha genç ama daha önemli kupalar kazanmış biri. Tam da taze bir bakış açısı getirebilecek, futbolcuların seve seve saygı duyacakları biri. Kadro, aslında tam da böyle bir teknik adamın elinde yoğurulması gereken bir kadro. Galatasaray'ın efsane zamanlarından kalmış, takımda kemikleşmiş ve çok güçlü politik gücü olan oyuncuların hepsi gitti, en son Hasan Şaş ve Ümit Karan ile beraber. Yani sahadışı liderlik pozisyonu, uzun zamandır olmadığı kadar boş Florya'da. Oyuncu kadrosu da kabiliyetli olmasının yanında bir o kadar da genç. Düşünün ki Sabri, bu takımda bir Abi! Kewell, Baros ve Lincoln gibi yurtdışında ciddi bilinirlikleri olan yabancılar da var. Geçen seneki verimsizliğini atarsa, elde büyük işler başarabilecek bir takım var.
Bir yandan da Rijkaard hamlesinin Fenerbahçe'nin Roberto Carlos hamlesine benzeyen bir tadı var. Avrupa'da en üst seviyede bilinen bir adamı getirmek, bilinilirliği arttırmak, imaj kazanmak. Fenerbahçe bu hamleyi futbol hayatı bitmek üzere olan bir sol bek ile başardı, Galatasaray ise yaşı genç bir teknik direktörle daha ileri gidebilir. Rijkaard'ın adı, Galatasaray'ın bu yaz yapacağı transferlerde ciddi bir referans olacak. Kewell ve Baros'ta olduğu gibi bir anda hiç beklenmedik isimlerin bir sabah ansızın Florya'da ortaya çıkmasını bekliyorum açıkçası.
Kısacası önemli bir teknik adam ve yoğurularak çok iyi bir takım olmayı bekleyen oyuncu topluluğu var şu anda Galatasaray'ın elinde. 2000 ruhu denen şey, arasıra hep geldi gitti ama şu anda belki de bir 2010 ruhu oluşuyor.
Ve yukarıdaki 2010 ruhuna bir de başkent lazım: Yeni Ali Sami Yen. Bu sezon son kez Mecidiyeköy'de oynayacağız inşallah maçlarımızı, bir sıkıntı olmazsa 2010-2011 sezonunda da Aslantepe yollarında olacağız. Çok sevdik, çok tarih yazdık ama 13 senedir yüzlerce kere gittiğim stad artık eski havasında değil. Tribün önlerine konan camlar, Kapalı Alt'ın geliştirilmesi, tuvaletlerin yenilenmesi değil; bizim artık baştan aşağı yenilenmeye ihtiyacımız var. Rahat rahat stada girip çıktığımızda, devre arasında oturacağımız koltuğumuz olduğunda daha bir coşku ile maçı izleyip takıma sahip çıkacağız büyük ihtimalle. Babamın Fenerbahçeli olmasından dolayı Şükrü Saraçoğlu yenilenirken taraftar profilinin de nasıl yenilendiğini bizzat gözlerimle gördüm. Ortaya hem daha efektif ve baskı altına alıcı bir taraftar profili çıktı hem de bunun yanında parasını verip rahat rahat maç izleyecek bir taraftar profili de kondu. Buradan gelen gelir ise çok ciddi bir şekilde Fenerbahçe'nin çehresini değiştirdi. TT Arena ile birlikte, aynısını ve muhtemelen daha büyüğünü Galatasaray da yaşayacak. Bilet fiyatları ucuzlamayacak, tam tersine artacak bence. Doluluğun da aynı şekilde artacağını tahmin ediyorum. Yıllarca dolu stada oynayacak Galatasaray da böylece, bir yandan da kasası dolacak, marka değeri artacak, daha iyi oyuncular gelecek. Doluluğun artacağını da şuradan biliyorum: Şu anda sahayı aynı yerden gören iki kombine koltuktan ASY'deki girişi-tuvaleti-oturulacak yeri berbat olan 1400 TL iken, Kadıköy'deki düzgünü ise 900 TL. Bu şartlarda stadın bu kadar dolması bile mucize.
Heyecan içindeki takımını, heyecan içindeki bir teknik direktörle, yepyeni ve çok güzel bir stadda izlemek her Galatasaraylı'nın hayali zaten. Bunun startı da verildi, bu yoldan geri dönmemek gerek!
2 yorum:
Forma tasarıma size mi ait, çok güzel olmuş..
Olmasını isterdim, ben de beğendiğim için koydum ama resimde de yazdığı gibi Uğur Karaoğlu'na ait.
Ben de ultrAslan forumundan aldım, 2010 sezonunda böyle bir forma ile çıkmalıyız diye yapılan tavsiyeler vardı.
Yorum Gönder