29 Ekim 2009 Perşembe

Beni Yak Kendini Yak

Bir takım düşünün ki forvetini ve en iyi hücumcularından birini kaybetmiş ve eldekilerle bir süre idare etmek zorunda.

Ve bu takım, oyuncularının, taraftarının, yöneticilerinin, hatta belki rakibin bile "gazozuna" olarak baktığı bir maça çıkıyor. Niyet antreman tadında, yoğun fikstürde aktif dinlenme denilebilecek bir maçı kazasız bitirmek. Peki bu takımın en önemli hücumcularından biri napıyor? Direk kırmızı kart ile oyun dışı kalıyor.

Elano'nun kırmızı kart gördüğü pozisyonun ne kadar sürreal olduğundan bahsedelim biraz da. Yarı yedek takımın çıktığı sezonun ilk Türkiye Kupası maçında, ilk yarının ortalarında, oyun kurucu olarak transfer edilen adam, stoper mevkiinde top çıkarırken kaptırıyor ve son hücumcuyu indirmekten kırmızı kart görüyor. Ben bunu nasıl bir perspektife koyacağımı bilemedim, bilen gayrı gelsin.

Bundan sonra hücum yükü Arda, Kewell, Nonda ve biraz da Aydın'ın üzerinde Sivas maçında. Bu adamlar gününde değilse nasıl olacak?

2-1 kazanılan maç hakkında uzun uzun yazmak gereksiz ama Elano'nun kırmızı kartı dışında bir olaya daha dikkat çekelim. Galatasaray savunması, yine gollerini yemeye devam ediyor. Eğer Bucaspor penaltısını atmış olsa, buyur uzatmalar. 2-0'dan 2-2'ye gelen ve aktif dinlenme yerine ciddi efor sarfedilen bir maç durumuna.

Uzun vadedeki hedeflerden ve umutlardan sapılmış olduğunu hissetmiyorum ama şu an üstüne koymadığımız sürece, zamanı geldiğinde istediğimiz hedeflerin uzağında kalırız gibi geliyor.

Hiç yorum yok: