alpaslan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alpaslan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Temmuz 2009 Cuma

Tobol 1 - 1 Galatasaray


Sezonun hem en önemli hem de en önemsiz karşılaşmalarından biri olarak yazılacak heralde bu akşamki Tobol maçı. Önemli çünkü bu tip küçük takımlara karşı gardı düşük yakalanmak daha olası, hem de rakibin ligi çoktan başlamış ve ne yapacağını bilen bir rakip ise. Önemsiz çünkü daha temmuz ve uzun (olacağına inandığımız) bir yolun başlangıcının başlangıcı. 

Çok fazla teknik taktik yazılacak bir maç değildi, neyse ki yanımda bir arkadaşım vardı da uyumadım hatta. Ama aklımda kalan bazı şeyler var. Bir kere gençlerle başlamak hem onlara güven ve zaman vermek açısından hem de asıl takımı erken forma sokup sezonun kritik haftalarında form düşüklüğüne sokmamak açısından önemli. Yarı suni bile olsa Rijkaard, gençlere şans veren bir hoca kimliğine bürünür artık. Ama o zaman insan soruyor, her hazırlık maçında oynatıp beğendiğin Emre Çolak nerede? Çok rahat bu maçta oynayabilecek ve oyuna katkı sağlayabilecek bir isimdi oysa ki. Ayrıca yine Sabri'nin kullandığı duran toplara kalmazdık, inşallah bir gün o hastalığı da atıcaz üstümüzden. Eskiden Hasan Şaş'ın kullandığı kısa kornerler vardı, onun gibi bu da. 

Alpaslan'a da bir paragraf açalım. Benim sevdiğim bir oyuncu, bu akşamki oynu veya kırmızı kartı düşüncelerimi çok da etkilemedi. Kendisine gösterilen iki sarı kartın da ağır olduğunu düşünüyorum, keza birincisinde önce kaymasına rağmen sonradan ayağını çekmişti. Yine de emin olmak için tekrar izlemem lazım. Nolursa olsun Alpaslan'ın Volkan Yaman'dan daha nitelikli bir sol taraf yedeği olacağına inanıyorum. 

Bir de özlemişiz stadlarla elektriklerin gitmesini. Ben ilk yarı bitti zannetmiştim, daha devamı varmış. 

Maçı sıktık sıktık bu kadar suyu çıktı, haftaya Ali Sami Yen'de canlı canlı sezonu açtığımızda daha enteresan şeyler yazacağımıza eminim. Ayrıca yarın bir sonraki tur için kura çekimleri var, hem Fenerbahçe'nin hem de muhtemelen Galatasaray'ın rakiplerini de öğrenmiş olacağız. O bile bu akşamki maçtan daha aksiyon olabilir.

3 Haziran 2009 Çarşamba

Bülent Korkmaz Gitti

Ne kadar da beklenmedik değil mi? Bordeaux maçından hemen önce göreve gelen efsane kaptan, aylardır yerine birilerinin alenen aranmasına ses çıkarmadı. Sonunda da kapıya kondu. Hem de yöneticiler çıkıp birinci ağızdan "Bülent Korkmaz ile devam etmeyi ciddi ciddi düşünüyoruz" dediklerinin ertesi gününde.

Korkmaz'ın teknik direktörlük kabiliyetlerini hiç bir zaman yeterli görmedim. Daha ilk günden, hatta efsanevi Bordeaux galibiyetinin hemen arkasından bile belliydi sezon sonu gideceği. Sözleşmesindeki bir yıl, aslında göstermelik veya "ya tutarsa"lıktı. Tutmadı. Tamam, normaldir. Olmayacak şey değil, iyi futbolcuydu diye yıllarca takımın başında kalması da saçma. Ama bazı şeylerin bu kadar alenen yapılması üzüyor beni. 

En başta bu takımın dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına gelmesi üzücü. Hagi, Terim ve şimdi de Korkmaz, yönetimlerin tribündeki kredilerini kullanması sonucu ortaya konmuştu. Sonra da apar topar gönderilmişti. Niye onların gelişimini daha iyi izlemiyoruz ve olgunlaşınca çağırmıyoruz? Galatasaray, kendini o kadar güçlü görmüyor mu? Şu anda etrafta dolaşan isimler Juande Ramos (ki çok sevinirim), Co Adriaanse (buna da çok sevinirim), Schuster (salla) Türkiye'ye gelip kanları uyuşmazsa Ergün Penbe mi çağırılacak takımın başına? 67'nin bir zaman sonra takımın başına geçmesini isterim ama yakın gelecekte değil. Veya aynı şekilde Tugay. Bu insanlar futbolculuklarındaki gibi teknik direktörlüklerinde de kendilerini geliştirip gelmeliler. Hatta bu kariyer planlamasında altyapı teknik direktörlüğü yapmaları mantıklı bile olabilir (bknz Guardiola). 

Bir de bir Galatasaraylı olarak, yapılan vefasızlıklardan çok sıkıldığımı belirtmek istiyorum. Futbol şubesinin gördüğü en büyük başarıları yaşatan jenerasyonun, aynı zamanda en büyük vefasızlıklarla karşılaşması beni yaralıyor açıkçası. Yıllardır aynı cümleler kurulmasına rağmen daha son 2 gün içinde Bülent Korkmaz ve Hasan Şaş'a yine aynı senaryo uygulandı. Bir de bekliyoruz ki Alpaslan Dikmen adı verilecek Eski Açık'a. 

16 Nisan 2009 Perşembe

Alternatif 11

PFDK yememiş içmemiş cezaları vermiş, hayırlısı uğurlusu olsun. Galatasaray, Ankaraspor maçını seyircisiz, Ankaragücü maçını da farklı bir sahada oynayacak. Bir yandan da Volkan Demirel'in cezasına üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. Aslında 7 ay ceza alan Nouma'dan farklı bir şey yapmayan Volkan'a ceza geleceğini beklemiyordum, 3 maç gelmiş. 

Neyse benim değinmek istediğim nokta bundan sonra kafamdaki GS 11'i. Sakatlar malumunuz, şimdi cezalılar da eklendi. Pazar gündüz oynanacak İBB maçı için kafamdaki GS kadrosu şudur:

De Sanctis - Serkan Kurtuluş, Mehmet Topal, Semih Kaya, Hakan Balta - Kewell, Lincoln, Barış, Ayhan, Alpaslan - Baros

Nolur ki Bülent Korkmaz bu kadro ile çıksa? 7 hafta kala 8 puan geridesin, iddian yok. Elinde sürü ile eksik var. Semih ve Alpaslan yerine Volkan Yaman ve Ümit Karan'ı koysa, yıllardır elinde olan ve ne kadar zamandır takıma pek bir katkı sağlamamış adamlarla devam etmiş olacaksın. Elinde fırsat, kullan tepe tepe. Bülent Korkmaz'ın kaybedeceği çok bir şey de yok, zira muhtemelen sene sonu o da ayrılacak takımdan. Belki bir-iki genç oyuncu kazanmış oluruz. Aynı şey Fenerbahçe için de geçerli, ama onlarda böyle bir gelenek yok o yüzden çok da üstünde durmuyorum.

Neyse yine haftasonu görecez ama benim pek umudum yok saydığım 11'e dair. Hayırlısı...