14 Temmuz 2009 Salı

Takım Yapmak vs Takım Olmak


CM'nin ilk versiyonlarını kuzenimle oynadığımız günleri hatırlıyorum. Oyunculara idmanları kendin yaptırdığın, şimdi bakınca eften püften olan ama aynı zamanda bir çok doğrusu olan güzel bi oyundu. Bir yaz günü ligde birbirimize karşı oynuyorduk, 7 kişi kalmama rağmen Arsenal ile yanılmıyorsam kuzenimin Liverpool'unu 3-1 yenmiştim. O kadar mutlu olmuştum ki kuzenimle bu olayı yazıya dökmüştük, ikimiz de altını imzalayıp duvara asmıştık. Çocuk kafası...

Yıllar sonra düşününce belki de bir takım olma hikayesiydi o çocuksu zaferim. Sanal ortamda en azından. Yoksa güzel bir jenerasyon yakalamak, takım içindeki kolej havası kavramlarının farkında değildim tabi ki 8-9 yaşında.

Bu hikayeyi günümüz futbolunda Chelsea'ye uyarlayabiliriz. Abramoviç öncesi (AÖ) ve Abramoviç sonrası (AS) olarak çok farklı boyutlarda olan bir takım Chelsea. En başta takım yaptılar, herkesi aldılar, deliler gibi para saçtılar. Los Galacticos'un Ingiliz versiyonu, The Galactics oldular belki de. Ama yerel başarılar dışında ellerinde kupa göremedik. Şimdi takım olma niyetindeler. 2 sene önce Kaptan Terry'nin son penaltıyı kaçırması, yağmur damlaları arasındaki hüznü, Lampard'ın annesini kaybettikten sonra geçirdiği periyot, geçen sene Barcelona'ya kendi evlerinde elendikleri maçta yaptıkları hareketler... Takım yapmak ile takım olmak arasındaki insani farkı yaratan şeyler bunlar.

Chelsea takım olmanın, yani parayla alınamayanın peşine düştüğünde de onun rolünü başka takımlar doldurdu, dolduruyor. An itibari ile bunun iki bayrak taşıyıcısı Real Madrid ile Manchester City. Real Madrid bir piskolojik ezilmeyi üstünden atmak isterken Manchester City'nin işi ise çok daha zor. Yarım asırdır çok önemli bir başarıları yok ve şimdi sıcak para ile sıfırdan futbol kültürü inşaa etmeye çalışıyorlar. Büyük hayallerle kurulan yeni bir şirket gibi: Ya hayale inanırsın, ya da güvenliyi seçersin. Kaka güvenliyi seçti, Tevez hayalleri (ve parayı).

An itibari ile Man City, takım yapıyor. Önemli transferler ile elde malzeme toplamaya çalışıyor. Gelenlerin bir kısmı gidecek, yenileri gelecek, bir oyuncu sirkülasyonu olacak ve bir süre sonra takım oturacak (diye umuyoruz). Tevez'i, Gareth Berry'i almaları, onları gittikçe daha güvenli bir bölgeye çekiyor. Yani şu anda yaptıkları her büyük transfer, bundan sonraki büyük transferleri kolaylaştırıyor. Asıl atılımı sahada yapmalılar ama. Bu sene ligde önemli bir aşama kaydederlerse o zaman, paranın da yardımıyla, ciddi bir çekim merkezi olabilirler.

Yine de Man City'nin işi zor, yokuşu dik. Başarı eşiği kısa bir süre içinde geçilemezse, harcanan milyon pound'lar heba olabilir. O zaman da bir başkasına satılır kulüp, yeni milyon pound'lar, yeni business plan'lar ve yeni umutlar. Peki ya taraftarlar ve futbol?

1 yorum:

Sakarya dedi ki...

Güzel özetlemişsin tebrikler..